Ankara tarafından özel görevle atanmış Futbol Federasyonu'nun nasıl bir Aziz Yıldırım emir kuluna dönüştüğünü her geçen gün dehşetle izliyoruz. Ne yazık ki, bu ülkede federasyon başkanı olacak sonuncu adamı bu işin başına getirenler de izliyorlar..
Bu zavallı Federasyon geçen hafta bir dizi kararlar aldı. İçlerinden biri güncel..
Türkiye Spor Kupa Finali, yani lig ve kupa şampiyonlarını karşı karşıya getirecek maç Manisa'da oynanacak ve geliri Soma felaketzedelerine verilecek.
İlk bakışta bile hoş değil.. Niye?.
Mümkün olsa maçı Soma'da oynatacaklardı, ama orda stat yok.. Süper Ligde oynayan Akhisar'da stat yok, Soma'da nasıl olsun. O zaman Soma'ya en yakın yer olsun..
Neresi?. Manisa?.
Yahu o stadın ne berbat olduğunu bütün kış Akhisar maçlarında gördük, bir.. İkincisi.. Amaç Soma felaketini yaşayanlara yardım ise, 3 adım ötede, bu ülkenin en büyük stadı var.. İzmir, Halkapınar.. İzmir, Türkiye'nin, hatta dünyanın her yerinden kolay ulaşılacak bir yer.. Yani o stat dolar. Yani Soma'ya en büyük yardım o stattan yapılır..
Üçüncüsü..
Güvenlik.. Bu ülkede Fener ve Galatasaray seyircilerinin ayni statta maç izlemeleri yasak.. Başta Fenerbahçe kulübü başkanı Aziz Yıldırım ve emir subaylarının çok ağır tahrikleri sonunda, iki ebedi dost, ezeli rakip kulübün arası açıldıkça açıldı. Spor Bakanları, her gün gerilen ipe un sermekle yetindiler, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" dediler.. Zehirli bir kobraya dönüştü.
İllerin yasal spor başkanı Valiler "Benim kentimin insanının anayasal hakkıdır. İstediği maçı izler. Ben güvenliği sağlarım" demediler, diyemediler.. Taksim Meydanı ve Gezi Parkı'nı aylardır aslanlar gibi savunan ve 2014'ün Gazi Osman Paşası olarak ortaya çıkan İstanbul Valisi, İstanbul halkına ve devletin saygınlığına sahip çıkacağına "Efendim, kulüp başkanları aralarında karar almışlar, bana uymak düşer" pısırıklığını kabullendi ve 18 milyon insanı, iki öfkeli ve aslına bakarsanız, nefret suçlusu adamın, donmuş beyinlerine teslim etti. Kobra, Anakonda kadar büyüdü..
Şimdi bu iki seyirci Manisa Stadı'nda yan yana gelecek. Tabii daha önce Manisa sokaklarında..
Ey Futbol Federasyonu'nu yöneten kafalar..
Amacınız Soma'ya yardım mı, yoksa Allah yazmasın, yeni bir Soma yaratmak mı?.
Fenerbahçe Divan Kurulu'nda kendi taraftarları önünde konuşurken bile parmağını sallaya sallaya tehditler savuran, kendisinden daha eski Fenerbahçelilere "Alex" dediler diye "Paralı köpekler" diye hakaret eden Aziz Yıldırım, nefret suçlusu Aziz Yıldırım ve ordusunun Galatasaray'ın kazandığı bir kupadan sonra Fener Stadı'nı ne hale getirdiklerini, Bağdat Caddesi'ni nasıl yakıp yıktıklarını gördük.. Gene Galatasaray kazanırsa, Manisa'da neler olur, düşünen var mı?.
Şimdi bakın..
Fenerbahçe ve Galatasaray Kız Voleybol Takımları, Rusya'nın Ekaterinburg kentinde hem de Avrupa Şampiyonluğu, yani Türk spor tarihinin en büyük kulüp kupası için karşı karşıya geldiler. Tribünler iki tarafın seyircileri ile doluydu ve nerdeyse iç içe oturuyorlardı, salonda.. Tertemiz bir maç ve tertemiz bir kupa töreni oldu.
İstanbul'daki Türkiye Şampiyonluğu maçında Aziz Yıldırım'ın çirkin şovunu izledik oysa.. Takımını kupa törenine çıkarmadı. En İyi Servisçi seçilen oyuncusunun plaketini almasına dahi izin vermedi. Öyle nefret doluydu içi..
Dışarda niye mum gibi de, içerde böyle?.
Çünkü içerde borusu ötüyor. İşlediği suçları savcılar takip etmiyor. Hakkında verilmiş mahkumiyet kararlarının infazı anlaşılmaz sebeplerle geciktikçe gecikiyor.
Türkiye Futbol Federasyonu'nun verdiği idari cezalara ise alenen, resmen meydan okuyor..
45 günlük cezası devam ederken, girmesi yasak statta yerini alıyor. Kameralara poz veriyor ve ilan ediyor..
"Ey Yıldırım Demirören Efendi, senin ve federasyon kurullarının verdiği cezalar bana vız gelir tırıs gider.. Ben işte böyle girerim istediğim yere.."
Yıldırım Demirören, ne yapıyor, kendisini ve federasyonunu iki paralık eden adama?.
O hafta karar gereği bütün takımlar maçlarını pazar günü oynayacakken Aziz Yıldırım'ın emri ile Fener'in maçını cumaya alıp, pazarı boşaltıyor ki, Fener pazar günü özel şampiyonluk kutlaması yapsın.. Acze bakar mısınız?.
Ama bu kadarla kalsa iyi..
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı, bir hafta evvel, kendisini ve federasyonunu ayaklar altına alan adamın özel törenine koştura koştura gidiyor. Üstelik yanına, henüz resmen, fiilen bitmemiş ligin kupasını da alarak gidiyor. Dünya tarihinde ilk defa, bitmemiş bir ligin kupası, ülkemizde, Aziz Yıldırım'ın emri ile, bir hafta önce aşağıladığı Yıldırım Demirören tarafından takdim ediliyor..
Aziz Yıldırım, orada, Yıldırım Demirören'in gözleri önünde, tek günahları kendisine muhalif olmak olan Fenerbahçe taraftarlarına "Köpekler" dahil en ağır hakaretleri, hem de mikrofondan, televizyon ekranlarından ediyor. "Sizi bir daha bu stada almam" diye tehditler, şantajlar yağdırıyor.
Türk Ceza Kanununu, Spor'da Şiddet Yasası'nı yerden yere vuruyor. Demirören, tribünde sıkılmadan, utanmadan bu rezillikleri dinliyor ve hiçbir eylem yapmıyor. Kadıköy savcıları da yapmıyor. Aziz, coştukça coşuyor..
Şimdi bu Aziz ve takımı ile Manisa'da maçı ve sonunu düşünün..
Bu ülkede kendisini hâlâ "Spor Bakanı" zanneden biri varsa, ona sesleniyorum..
Süper Kupa oynanması gereken bir maçtır. Tek maçlık bir final olduğu için iki taraf seyircisinin izleme hakkı da vardır.
Bu maçı bugünkü nefret, düşmanlık, provokasyon ortamı içinde bu ülkede oynatırsanız, oynanan kentin sokakları muharebe meydanlarına döner. Yeni bir Soma faciası yaşarız.
Bu maçın yurt dışında, tercihan Almanya'da oynanması lazım. Birincisi, Soma'ya yardım euro olarak daha çok gelir. İkincisi, Avrupa'da çok uygar bir seyircimiz var, görüyoruz. Fenerlisi, Beşiktaşlısı, Trabzonlu, Galatasaraylısı yan yana, kucak kucağa maç izliyorlar. Burdan gidenler o havayı bozamazlar. Bozarlarsa, Alman Polisini ve Alman savcılarını iyi tanırlar. Gece yarısı edilen telefonlarla kimseyi kurtarmak mümkün olmaz.. Kent sokaklarında maç öncesi huzur kaçırmak isteyenler, doğduklarına pişman edileceklerini bilirler..
Süper Kupa, Almanya'da sağlıklı ve sportmence oynanır ve Soma'ya da çok iyi gelir sağlanır.
Şimdi, tekrar söylüyorum.. Bu ülkede bir Spor Bakanı varsa, bu yazdıklarımı satır satır okur.. Danışmanlarına okutur.. Onları dinler.. Ne kadar haklı olduğumu görür ve ülkesine ve insanına sahip çıkan bir devlet adamı olduğunu gösterir..
Yoksa..
Herkes kendi başının çaresine baksın..
Manisalı esnaf!. O maç günü kepenk indirip kentten kaçın.. Anneler, babalar, eşler.. Yakınlarınızın o maça, maç günü Manisa'ya gitmelerini engellemek için ne lazımsa yapın..
Manisalılar!.. Siz de pek sokağa çıkmayın o gün.. Hele stat civarına gitmeyin bile..
Bir maç, bir cana değmez!..