Üstat Radi Dikici, içinde yaşadığımız ama pek bilmediğimiz, bilmediğimiz için kıymetini de bilmediğimiz İstanbul'un dününü ve bugününü anlatmaya devam ediyor..
Bugün okuduğunuz bir masal kıvamında..
İnanamayacaksınız..
***
Bizans İmparatoru I.Anastasius 491 yılında tahta geçmişti. 27 yıllık imparatorluğu döneminde ülkeyi adil bir şekilde yönetmiş ve refaha kavuşturmuştu.
518 yılında 87 yaşına gelmişti ve artık giderek güçten düştüğünü ve ömrünün sonuna geldiğini hissediyordu.
Son günlerde imparatorun kafasında sadece bir konu vardı.
Kendisinden sonra tahtı kime bırakacaktı.
Çocuğu yoktu.
Sadece üç yeğeni vardı. Sonunda bir türlü içine sindirememekle beraber, üç yeğeninden birini imparator yapmaya karar verdi. En büyük yeğen Hypatius asker ve komutan olmasına rağmen hiçbir seferden başarıyla dönmemişti.
Ortanca yeğeni Pompeius zevku sefa düşkünüydü. En gençleri Probus ise çok haris ve gözü yükseklerde bir adamdı ama başarı gösterecek hiçbir beceriye sahip değildi.
İmparator mayıs ayının başında başmabeyinciyi çağırdı: "Yeğenlerimi yarın akşam yemeğe çağıracağım. Büyük salondaki imparatorluk masası hazırlansın. Başka davetli olmayacak. Benimki hariç salondaki bütün yastıkları kaldıracak ve ortaya sadece üç yastık koyacaksınız."
"Baş üstüne Majeste, ben gerekli düzenlemeyi yaparım."
Yemek yeme şekli eski Roma geleneğine uygundu. Bütün yiyecekler masaların üzerine konulmakta, masaların dört bir tarafında ise sedirler bulunmakta ve yemekler bu sedirlere uzanarak yenmekteydi. Ancak misafirler sedirlere uzanırken rahat edebilmek için salonun ortasına konulan bir torbadan yumuşak bir minder almaktaydılar.
Akşamüzeri salona gelen hükümdar, talimatı doğrultusunda başmabeyincinin minder torbasını, içindeki bütün minderlerle birlikte kaldırdığını ve ortadaki bir masanın üzerine sadece üç minder koyduğunu gördü.
Herkesin salondan çıkmasını emretti. Minderlerden birinin altına kendi elleriyle "Regnum" yani imparator yazılı bir parşömen koydu.
Kim bu yastığı alırsa imparator o olacaktı.
Hava kararınca normalin aksine salona ilk olarak imparator geldi. Kendi özel minderini alarak uzandı.
Esasında daveti alan üç kardeş ertesi sabah buluştuklarında imparatorun karar arifesinde olduğunu tahmin etmişlerdi.
Probus, ağabeyi Hypatius'a, "Amcamız bizi özel bir yemeğe davet ettiğine göre muhtemelen birimizi kendisinden sonra imparator olarak işaret edecektir. Bizlerden başka kimsesi kalmadığı için bu bir formalite olacaktır diye düşünüyorum. En büyüğümüz olarak muhtemelen sen imparator olacaksın."
"Amcamız kendisine has kişiliği olan biri. Bu nedenle bir tahminde bulunmak mümkün değil. Onun için peşin hükümlü olmayın" dedi, ağabey.
Akşam yemek için üçü de en şık kıyafetlerini giyerek geldikleri salona girdiklerinde amcalarının kendilerinden önce gelmiş olduğunu görerek biraz şaşırdılar.
İmparator uzandığı yerden seslendi. "Birer minder alıp karşıma geçin.
Birlikte çoktandır yemek yemedik.
Sizleri özledim."
Hypatius minderlerden birini alıp sedire gitti ve üzerine uzandı.
Probus'la Pompeius birbirlerine baktılar.
Minderlerden biri diğerlerinden oldukça büyüktü. "Ağabey bu ikimize de yeter," dedi Probus ve o minderi alıp ikisi üzerine birlikte uzandılar.
İmparator hiçbir şey söylemedi ama içinden acı acı güldü.
Çünkü altında "Regnum" yazılı yastık masanın üzerinde kalmıştı.
"Çocuklar yemeğe başlayalım," dedi ve şarap servisi yapan hizmetkâra kadehleri doldurması için işaret etti.
Yemek bitti. İmparatora veda eden üç yeğen ayrıldıklarında şaşkınlık içindeydiler.
Gece hiç de onların tahmin ettikleri gibi geçmemişti.
Nitekim yola çıktıklarında Probus dayanamayıp ağabeylerine dönerek:
"Biz şimdi bu akşam neyi kutladık anlayamadım," dedi.
İmparator ise yemekten sonra doğruca sarayın küçük kilisesine gitti, diz çökerek tanrıya dua etti ve sonunda, "Ulu İsa, ben elimden geleni yaptım.
Onların imparator olamayacağı ortaya çıktı. Ama bir karara varmak mecburiyetindeyim.
Yarın sabah odama giren ilk kişiyi benden sonraki imparator olarak işaret edeceğim," dedi ve yatmaya gitti.
Ertesi sabah elinde uygulanacak olan imparatorluk emirleriyle odaya ilk giren, imparatorluk Saray Muhafız Birliği Komutanı Jüstinyen'in dayısı Jüstin oldu. Anastasius bunun Tanrı'nın arzusu olduğunu düşündü...
Anastasius'tan sonra 9 yıl imparatorluk yapan Jüstin'den de taç yeğen Jüstinyen'e geçti.
Eğer o gün yeğenlerden biri doğru minderi seçmiş olsaydı, Jüstinyen imparator olamayacak ve yeryüzünde Ayasofya diye bir kilise de bulunmayacaktı.
rdikici@demma.com
Romalıların minderlere uzanarak yedikleri uzun yemekler efsane olmuştur. Pek çok tarihi filmde rastlamışsınızdır bu tür sahnelere.. Genelde üzerinde uzananları seyretmişsinizdir. Bu yazıda Roma (Doğu Roma dediğimiz aslında Roma'dır.) tarihini değiştirenin, yatanlar değil, üzerinde yatılan minder olduğunu hayretle okuyacaksınız..