Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Seyislikten imparatorluğa..

Üstad Radi Dikici, Bizans tarihinin en ilginç öykülerinden birini anlatmaya başlamıştı evvelki hafta. Aniden yurt dışına gidince, "Devam" bir hafta atladı. Bugün kaldığımız yerden.. Özürlerimizle.. hu.

***

Basil, 855 yılının Ağustos ayında kendisine bir gece önce yardımcı olan baş keşişin ismini verince Altın Kapı'dan kolaylıkla geçerek Konstantinople'a girer. Mese'den (bugünkü Divanyolu Caddesi) yürüyerek Hipodrom'un olduğu yere gelir.
Kendisine daha önce ismi verilen meyhaneyi bularak oraya yerleşir. İş aramak mecburiyetindedir.
Hem meyhanenin sahibi Barbario, hem de kızı Maria bu sempatik delikanlıdan hoşlanırlar. Bir süre sonra orada çalışmaya başlar. Bir yıl içinde meyhanenin bütün yükünü aldığı gibi Maria ile de evlenir.
Geçim problemi kalmadığı gibi, kazandığı parayla bahçeli küçük bir ev alarak, karısı ve yeni doğan oğluyla birlikte yerleşir.
Kafasında annesinin söylediği sözü, yani,
"Konstantinople git, orada büyük adam olacaksın" nasihatini tarttığı zaman "Herhalde bu imkanları kastetmiştir" diye düşünür.
Dönemin Bizans İmparatoru III. Mikail'in yaptırdığı mermer ahırda dünyanın her tarafından gelen cins atlar vardı. İmparator hipodromdaki yarışlara burada eğitilen atların sürdüğü araba ile katılıyordu.
Bu ahırda çalışan ünlü seyislerden Zoticus, artık yemekleri ile ünlü Barbario'nun meyhanesinin müdavimlerinden biriydi. Kısa zamanda Basil'le dost oldular. Basil, yeni atları görebilmek için zaman zaman Zoticus'u ziyarete giderdi.
Yine bir gün dostunu ziyaret etmek için mermer ahıra uğradı.
***

Zoticus'u bulduğunda onu telaş içinde gördü. "Nedir bu telaş Zoticus usta?" diye sordu. "Bugün imparatoru bekliyoruz.
Çünkü Lusitanya'dan (Portekiz) yeni bir at geldi. Onu görmek istiyor.
Ancak sorunumuz var. Çünkü at kelimenin tam anlamı ile vahşi. Zor zapt ediyoruz."
Daha sözünü bile tamamlayamamıştı ki, imparator ahırın ana kapısından arkasında dört muhafızla birlikte içeri girdi. Yöneticiler dahil bütün görevliler diz çökerek imparatoru selamladılar. Kimseye görünmeden kaçma şansı kalmayan Basil, imparatoru yakından görme fırsatını ele geçirdi. Çok gençti. "En çok 17-18 yaşında olmalı," diye düşündü. Uzun boylu ve ince bir yapısı vardı. Çok yakışıklı idi. Sadece omuzlarından aşağı sarkan erguvan renkli pelerini onu herkesten ayırıyordu. "Bana Lusitanya'dan gelen atı getirin bakalım," diye seslenince telaş daha çok arttı. Bir koşuşturmacadır başladı. Biraz sonra en az beş kişinin zapt etmeye çalıştığı inanılmaz güzellikte beyaz renkli bir atı getirdiler. Bir türlü hiç kimse atı sakinleştiremiyordu.
Etrafa çifteler atıp duruyordu. Basil hayvanın bir problemi olduğunu hemen anladı.
Yapabileceği hiçbir şey yoktu. Ama onu zapt etmeye çalışan bir bakıcıyı çiftesi ile fırlatınca dayanamadı. Koştu.
Seyisin elinden, atın bağlı olduğu ipi aldı, tutarak yanına çekti ve eğilerek kulağına bir şeyler fısıldadı. O konuştukça at sakinleşti ve en sonunda atı kendine çekerek alnından öptü.
Vahşi at birden her şeye boyun eğmeye başladı."
Durumu uzaktan takip eden imparator da şaşkındı, adama döndü; "Adın ne senin?" diye sordu.
Adam imparatorun kendisine seslendiğini anlayınca kendini yere attı ve imparatorun ayaklarına kapandı.
Yüzüne bakmaya cesaret edemeden cevap verdi: "Makedonyalı Basil, efendimiz..." "Peki ata ne söyledin de sakinleşip bu hale geldi?" "Bu atla benim aramda, efendimiz..."
İmparator kızdı ve bağırdı: "Açıkla be adam!..."
"Ona kendi lisanında, neden böyle yaptığını sorduğumda, gelirken insanların kendisini çok hırpaladığını söyledi.
Ben de ona bana güvenmesini, bundan böyle bunların olmayacağını ve hep yanında olacağımı söyledim. O zaman kabul etti ve sakinleşti."

İmparator yanındakilere döndü ve şöyle dedi: "Bu adamı hizmetlilerim arasına alın. Bu atı yarışlar için bana o hazırlayacak." (Radi Dikici, Bizans İmparatorluğu Tarihi, s.248)
***

İşte 856 yılındaki bu karşılaşma dünya tarihini tümüyle değiştirecektir.
Basil'in imparatorluğa tırmanışının son bölümünü gelecek hafta okurlara sunacağız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA