Salı günü en uzman ekonomistleri bile şaşırtan gelişmeler oldu ülkemizde.. Dolar aylardan beri ilk defa 2.10'un altına indi. Borsa 73 bin puanları aşarak rekorlar kırdı. Faizler ilk defa tek haneli rakamlara düştü..
Ne oldu peki, salı günü.. Hem de, siyasal tarihimize "Kara salı" diye giren, kapkaranlık günler, seçim aralığından sonra yeniden başlarken ve Meclis'te gurubu olan partilerin liderleri, tüm televizyonlarda canlı yayınlanan konuşmaları ile birbirlerine en ağır dille saldırır ve zaten gergin ortamı iyice gererken..
Bir yumruk atıldı..
Bir hayırlı yumruk..
"Yumruğun hayırlısı olur mu?."
Bazen olur.. Ne demiş eskiler..
"Bir musibet, bin nasihatten evladır.."
Öğleye doğru ortalık hem de nasıl gerilmeye devam ederken ve muhtemelen ipleri iyice kopartacak bir konuşma da Ana Muhalefet Liderinden beklenirken o yumruk atıldı..
Ortalık birden karıştı. Meclis koridorlarında başlayan karambol, kargaşa, canlı yayın görüntüleri ile bütün yurda yayılmak üzereyken, Kemal Kılıçdaroğlu kürsüye çıktı ve "Herkesi sükunete davet ediyorum" dedi..
Bu partinin başına geçtiği günden beri yaptığı en anlamlı, en yerinde konuşmaydı. Güzellikler birbirini izledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kılıçdaroğlu'na telefon etti, "Geçmiş olsun" dedi. Ardından Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Kılıçdaroğlu'nu Meclis'teki odasında ziyaret etti. Ona gitti, üzüntülerini bildirmek için..
..ve ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'nu aradı ve "Geçmiş olsun" dedi..
O seçim kampanyasında karşılıklı edilen laflardan sonra bu ülkede "Bu ikisi bir daha bir araya gelemez" diyenler arasındaydım. Yanıldığımı mutlulukla gördüm.
Başbakan, Kılıçdaroğlu'na "Geçmiş olsun" demekle kalmadı, Balkonda yapmadığını, bu defa yaptı ve halka yaptığı açıklamada gürledi..
"Demokratik parlamenter sistem içinde bu yollar hiçbir zaman tevessül edilecek yollar değildir. Bunları tasvip etmek, kesinlikle mümkün değildir. Bu girişimleri şiddetle kınıyoruz" dedi.
Kültür Bakanı Ömer Çelik "Bu saldırı Sayın Kılıçdaroğlu'nun şahsında tüm siyaset kurumuna, tüm siyasi partilere ve tüm demokratik sisteme yapılmış demektir" diye konuştu.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nu ilk arayanlar arasında iken, gurup başkan vekili Oktay Vural, partisi adına bir açıklama yaptı ve dedi ki..
"Bu saldırı, demokrasi ve milli iradeye yöneliktir. Parlamento tarihinde ilk kez bir genel başkana yönelik saldırı oldu. Kutuplaştırıcı siyasetin geldiği safhadan dolayı herkesin ibret alması gerekir."
Vural aslında en altı çizilmesi gereken sözü söyledi..
"Kutuplaştırıcı siyasetin geldiği bu safhadan dolayı herkesin ibret alması gerekir.."
İbret almalıyız gerçekten.. Yurdun dört bir yanında insanların nasıl gerildiğini birbiri ardına yağmur gibi gelen haberlerden öğreniyoruz zaten..
Yumruğun ardından gelen olaylar, bu sonu karanlık gerginliği bir anda gevşetti. Ekonomiye hızla yansıma, aslında milletin ruh halinin, milletin rahatlama, milletin bahar havası ile yaşama özleminin ifadesiydi.
Bu yumuşamayı aslında herkes, ama herkes daha seçim gecesi Balkon'da beklemişti. Ama Erdoğan bu defa Balkon'da da çok sert konuştu. Yumruk Salısı sabahı da gurupta "Utanmadan, sıkılmadan, bizim kendi arzu ettikleri gibi bir balkon konuşması yapmamızı istediler" dedi..
Dinlerken, demek istedim ki..
"Sayın Başbakanım,
Balkon konuşmanızı isteyen, bekleyen kim?. Onlar değil ki?. Onlara, Meclis'te gurupta, mitinglerde konuşuyorsunuz zaten.. Balkonun önünde 76 milyon var.. Size oy vereni, vermeyeni ile 76 milyon.. Siz sadece oy verenlerin Başbakanı değilsiniz ki.. Benim de Başbakanımsınız.. Sandıklar kapandı, açıldı, sayıldı.. O iş bitti. Şimdi fikirler ayrı da olsa, bu ülke için birlik beraberlik, bu ülke insanı için kucaklaşma anıdır. Balkonda bütün millete konuşuyorsunuz Sayın Başbakanım.. Bütün millete konuşuyorsunuz.. Muhatabınız benim. Gidip bir oy atarak vatandaşlık görevini yapan ben.. Biz.. Niye utanalım, niye sıkılalım ki?."
Balkon'da kaçan fırsatı, Meclis'te atılan yumruk yeniden yarattı..
O yumruğu atana, ülkem ve ulusum adına teşekkür mü etsem acaba?.