Hayır, yazdan kalma falan değil, resmen yaz günüydü bu pazar.. Bebek kahvenin önünde dostlar soframızı kurmuş kahvaltı ediyoruz. Necati (Hani mutlu son isteyen patron.. Hani gazetecilere yemek ısmarlayıp filmleri hakkında iyi yazılar yazdırtan var ya, o.. İzzet Çapa'ya selam..) Dünya şekeri kızı Yağmur, kafadar dostumuz Tefo ve de gelip geçerken takılanlarla nasıl keyifli bir gün yaşıyoruz..
Bir gün evvel "Her/ Aşk" filmini izlemişim.. Karısından yeni ayrılmış bir adam.. Bir bilgisayar firması, bir program hizmeti sunuyor müşterilerine.. Bilgisayarınıza adınıza gelen mailleri okuyor, kulağınıza taktığınız kulaklıkla size sesli olarak haber veriyor. "Oku" dediklerinizi okuyor. "Yanıtla" dediklerinize, istediğiniz yanıtı veriyor. İşlerinizi baştan sona düzenliyor. Yani bir usta sekreter, kahya, ne derseniz o, her istediğinizi yapıyor.
Bilgisayarın sesi, kadın sesi..
..Ve kahramanımız bu kadına aşık oluyor. Ses de ona..
"Ben de izledim" dedi, Yağmur.. "Nasıl buldun" dedim. Daha önce romanını okumuş.
"Roman beni daha çok etkilemişti, film o kadar sarmadı" dedi..
"Ayni fikirdeyim" dedim.. "Her, okunmak için yazılmış aslında.. Filmde dakikalar boyu bir erkeğin, bilgisayarı ile konuşmalarını seyretmek zaman zaman sıkıcı oluyor" dedim..
Erkekte Joaquin Phoenix, bilgisayar sesinde Scarlett Johansson'un hatta Oscar adaylığında bile sözü geçen başarılarına rağmen 2 saat 6 dakika çok gelmişti bana da..
Dedim ya, hava çok güzel.. Bebek cıvıl cıvıl.. Bebek kahve daha da cıvıl.. Gelenler, geçenler, oturanlar.. Yani "Hayat" işte bu.. Amerika donar, İngiltere sellerde boğulurken, biz Allah'ın cennetinde yaşıyoruz..
Tam çaprazımdaki masada bir çift var..
Bu güzel havanın ve bu harikulade Bebek'in keyfini çıkarmaya gelmişler onlar da.. Tavla oynuyorlar.. (!)..
Niye (!) işareti koydum.. Çünkü oynuyorlar.. Güya.. Akılları başka yerde.. "Bakar mısın" dedim Yağmur'a.. Kafasını hafif çevirdi ve güldü..
O harikulade günde Bebek kahvesine yaşamaya gelen çiftin akılları, önlerindeki tavlada değil, "Akıllı" telefonlarında çünkü.. Birinin kulağında.. Öbürünün elinde "Akıllıları.."
O zaman o dünya güzeli pazar sabahı Bebek'e niye geldiniz?. O masayı niye işgal ettiniz?. Niye karşılıklı oturuyorsunuz, o kalabalığın, o yaşamın, o cennetin içindeyken ve birlikteyken bile yalnızlığı seçmişseniz?. Akıllı telefonunuz orda bile size hükmediyorsa, tavlanın öbür tarafında oturana da, Bebek kahvenin o emsalsiz ortamına, o güzel havaya ne ihtiyacınız var ki?.
Yağmur yazmaya meraklı..
"Şimdi sen bir senaryo yaz" dedim.. "Bir akıllı telefon, öteki akıllı telefona aşık olsun.. Onların aşkını yaz, baban da çeksin.. Ama mutlu bitir ha.. Patron mutlu son istiyor, unutma.."