Ayşe (Özyılmazel) çarşamba günü yazamadı. Perşembe de minnacık yazıp, niye yazamadığını yazdı.
H3N2 adlı bir virüs dolanıyor ya.. Yetkililer "1 milyon kişi hasta ama merak etmeyin salgın yok" diyorlar.. Yani biz kerizlere "Salgın" demeniz için kaç milyon hasta lazım, ustalar?.
Ayşe gribi felaket geçirmiş. Ateşler, havaleler.. Köpeği Mini'ye "Allah rızası için bana bir bardak su" diye yalvaracak kadar hatta..
Şimdi Ayşe niye hasta, onu söyleyeyim.
Pazartesi akşam üzeri sinemadaydı. Bir yanında ben.. Ankara'dan yeni dönmüş. Gribi avuçla ilaç sayesinde ayakta geçirebilmiş, ama o ilaçlar yüzünden tansiyonu 16'ya çıkmış ben..
Öte yanında Necati.. Grip öyle vurmuş ki, ortak dostumuz Tefo, cumartesi gecesi acil servise kaldırmış.. Öyle yorgan döşekten kalkarak zorla gelebilmiş sinemaya..
Şimdi "Sağı solu sobe, pardon grip Ayşe ayakta kalabilir mi?.
Suçlu, aslında bu ülkedeki 1 milyon griplinin suçlusu Necati yani.
Necati kim mi?.
Patron.. Hani "Mutlu son" isteyen patron var ya o!.
Necati Akpınar.. BKM'nin her şeyi.. Yılmaz Erdoğan harika bir film yaptı. Kelebek.. Harika da iş yaptı.. 2.5 milyon seyirci falan.. Ama film hâlâ içerde.. Çünkü büyük maliyetle yapıldı. 4 milyonda falan başa baş ancak gelir..
4 milyon seyirci de ancak komedilerle geliyor.. Necati de bu fikrini hep söylüyor..
Yılmaz "Madem öyle, işte böyle" demiş, "Patron Mutlu Son İstiyor" diye Necati'yi yazmış, resmen.. O yaza dursun, Necati "Düğün Dernek"i yaptırıp yüzlerce salona dağıtmış bile, aralık başında.. Yıl sonunda tüm rekorları kıran Düğün Dernek 4 milyonu aşmış.
H3N2'nin yayıldığı aralık üçüncü hafta seyirci sayısı 1 milyon küsur.. Yani Türkiye'de o hafta sinemaya giden 4 kişiden birinin sebebi Necati..
Hani bütün doktorlar, sağlık teşkilatı, yeni bir grip virüsü ortaya çıktığında "Aman kalabalık yerlere gitmeyin. Öpüşmeyin, el sıkışmayın" derler ya.. Tam o dönemde bir milyon küsur insan sinemalarda.. Aksıran, tıksıran mikrop yayıyor. Bir de üstüne şapur şupur..
Düğün Dernek 4 milyonu geçti. Patron Mutlu Son İstiyor da, büyük seyirci toplar.. Çünkü çok güzel yazılmış, çok şirin bir film.. Çok güzel oynanıyor. Çok güzel çekilmiş.
Kapadokya enfes bir doğal dekor. Öyle de güzel kullanılmış ki.. Baş rol oyuncularından biri..
Yılmaz Erdoğan'ın mizahı, filmi "Komiklik"ten çıkarıp "Komedi"ye getirmiş. Tolga da bu iş için bire bir.. Çünkü o gerçek anlamıyla, Komedyen.. Büyük oyuncu yani..
Tiyatro'ya tıpkı M. Ali Erbil gibi, hayli zor bir dramda, Equus'ta harika oynayarak başladı..
Ezgi Mola fevkalade şirin oyunu ve fiziği ile rolüne cuk oturmuş. Beni asıl şaşırtan kendini beğenmiş "Dizi starı"nda Murat Başoğlu oldu. Birinci sınıf oyunculuk sergiliyor Murat da..
Başından sonuna nasıl keyifle izledik..
Bu arada, gerçekten çok başarılı bir makyajla "Patron" rolünü de oynayan Tolga'yı iki kez alkışladık.
"Patron Mutlu Son İstiyor" son zamanlarda izlediğim en keyifli yerli film.. Yani hoşça vakit geçirmek istiyorsanız sakın kaçırmayın.. Film hakkında ileri geri konuşanlara da zerre aldırmayın!..