Lütfi Kırdar salonundaki yerime, sevgili yeğenim Zeynep'le oturduğumuzda konserin başlama saatine dakikalar vardı. Bir anons duyduk. "Yoğun trafik nedeniyle konserimiz 10 dakika geç başlayacaktır. Özür dileriz."
Nasıl hasret kaldığımız bir uygar davranış.. Yüzlerce, binlerce kişi yerinizi alırsınız. Beş dakika.. 10 dakika.. 20 dakika.. Başlamaz.. Kimse de bi zahmet açıklama yapmaz, daha ne kadar bekleyeceğinizi ve sebebini söylemez. Bilet paranızı aldı cebine koydu ya, bitti..
6 bin kişi varsa, mesela Açık Hava'da, sadece on dakikadan çalınan süre, 60 bin dakika olur toplamda. Yani günahı para verip o konseri izlemek, günahı o konseri izlemek için İstanbul trafiğinde çile çekmek olan insanların bin saati çalınır yaşamlarından, aldıran, özür dileyen olmaz..
Etrafıma bakmaya başladım. Salon tıklım tıklım dolu.. Bir klasik müzik konserinde, çürük diş gibi duran bir kaç boş koltuk var, protokol sıralarında.. Hep böyle olur. Siz onları adam sayar davet edersiniz. Adam sizi saymaz.. Bi zahmet sekreterine "Gelemeyeceğimi bildirin" demez. O paha biçilmez koltuklar boş kalır, kimbilir kaç kişi bilet bulamamışken..
İKSV'nin bir konseri var, o gece.. İstanbul Kültür, Sanat Vakfı'nın yani..
Hey Nejat Bey hey.. Yıllar yıllar önce bu vakfı kurarken bugünlere geleceğimizi biliyordun değil mi?. İnsanımıza güveniyor, "Onlara verirsen, alırlar" diyordun değil mi?.
Peşin hükümlü bir snobizm içinde halkı küçümseyen "Onlar anlamaz" diye, sanatı sadece kendileri için sananlara kızıyordun değil mi?.
İKSV'yi kurdun. Hem ailecek, Eczacıbaşı'ların tümü, hem de şirketinle, Eczacıbaşı Holding'le dimdik arkasında durdun..
O İKSV, İstanbul'un günün birinde Avrupa Kültür Başkenti olmasını sağladı.
İstanbul bu sıfatı fazlasıyla hak etti de..
Salı gecesi Martha Argerich ve Gidon Kremer.. Dünya çapında bir piyano keman ikilisi..
Bu gece, yani okuyan size göre, dün gece, Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall'de Salzburg Oda Orkestrası ve o salonun bir yanında tavana kadar uzanan tarihi orgunun başında Anne Marie Dragosita..
Perşembe, yani bugün gene Lütfi Kırdar'da, Borusan Filarmoni 15. Yıl Gala Konseri.. Orkestra dünyaca ünlü tenor Roberto Alagna'ya eşlik edecek. Mezzo Soprano Roxana Constantinescu da konuk.. Massanet Werther ve Bizet Carmen Operalarından aryalar.. Müthiş..
Cuma gecesi, Sinan Erdem Arena'da, belki de son yılların konseri.. Andre Rieu..
Pazartesi, Süreyya'da efsane gece.. Hani size anlata anlata bitiremediğim o enfes film, A Late Quartet/ Son Konser vardı ya.. Hani Quartet o son konserde hepimizi ağlatarak Beethoven 131 çalardı ya.. Dünya çapındaki müzik gurubumuz, New York Carnegie Hall'de 85 dünya ülkesi içinde altın madalya alan Borusan Quartet, o dünyanın en zor parçalarından biri olan, o nefes kesen 131'i seslendirecek işte..
Yani, salıdan, pazartesiye, yedi gün içinde, bir hafta içinde 5 dünya çapında konser var, İstanbul'da.. Avrupa'nın başka hangi kentinde bu yoğunluk var acaba?.
Her şey Nejat Bey'le başlamıştı. 1973 yılında.. 40 yıl önce, Göle maya atmıştı Nejat Bey.. Daha doğrusu biz öyle sanmıştık o zaman.. Ama o maya tuttu dostlar.. O maya tuttu..
Nejat Bey, ardından, kardeşi çok sevgili dostum unutulmaz Şakir Bey, şimdi ikinci kuşak oğlu, Bülent Kardeşim..
Bir Müzik Festivali ile başlamıştı, 20 günde bir kaç konser.. Sonra Nejat Bey'in tepeden yuvarladığı kar topu çığa dönüştü. İstanbul Film Festivali, İstanbul Bienali, İstanbul Tiyatro Festivali, İstanbul Caz Festivali, İstanbul Tasarım Bienali.. Ay değil, yıl yetmez oldu. Sonra örnek olanlar sıraya girdiler..
En büyük firmalar, en büyük adımları atmaya başladılar.. Bizler, etkinliklere yetişemez hale geldik.. Bu arada, Eczacıbaşı 2. Kuşak bir başka dala el attı. Bülent'in eşi, Nejat Bey'in gelini Oya, dünya çapında bir müze ekledi, İstanbul'a.. İstanbul Modern!.. Bu defa müzeler birbirini izlemeye başladı..
"Sana minnet, sana şükran Nejat Bey!.. Sana binlerce teşekkür" derken içimden, hayallere dalmış, anonsla kendime geldim..
"Lütfen telefonlarınızı ve çağrı cihazlarınızı kapayınız.."
Çağrı cihazı da Nejat Bey'in devrinden kalma.. Antikacılarda satılıyor artık, ama anonslarda hep var nedense..
Ve alkış kıyamet, Argerich ve Kremer göründü sahnenin kenarından ve az sonra muhteşem konser başladı..
Anlatılmaz, yaşanır, böyle geceler.
Ben yaşadım!..