Orson Scott Card bir roman değil, bir tür "Gençliğe Hitap" yazmış sanki.. Bu dünyayı, bu dünyadaki insan neslini, gençlerin kurtaracağını anlatmış, 1985'te..
Gelecekte bir gün, Uzaylı istilacılar, dünyaya saldırıyorlar.. Milyonlarca insanı öldürüyorlar. Karıncaya benzeyen bu yaratıklar tam başarıya ulaşacakken, sonra efsane olacak bir kahraman çıkıyor ve akıl almaz bir manevra ile savaşı çeviriyor. İstilacılar çekiliyorlar, ama er geç yeniden saldıracaklar.. Nasıl kurtulacak dünya?.
Bilgisayar savaş oyunlarında çocuklar müthiş bir başarı gösteriyorlar. En doğru kararları en hızlı alıp, en zamanında uyguluyorlar..
O zaman mutlak gelecek ikinci istilayı önleyecek bir çocuk lider ve bir çocuklar ordu gerek..
Card'ın öyküsünün özü bu.. Ama öylesine güzel ve etkili yazmış ki adam romanını, kitap şimdi, Amerika Harp Okulu öğrencilerinin zorunlu okuma listesinde. "Bu roman eğitim metodolojisi ve liderlikle birlikte etik dersler de veriyor" gerekçesiyle..
Veriyor da gerçekten..
Romanın ve filmin kahramanı dahi çocuğun "Kazanma felsefesi"ne dikkat..
"Yenmek için, düşmanını iyi tanıyacaksın.. İyi tanıdığın zaman onu seviyorsun.."
İnsan ırkını yok etmek üzere dünyayı istila eden, milyonları öldüren bir karınca türü uzaylıyı nasıl sever insan?. Filme gidin, görün.
Ender, filmin küçük kahramanı Andrew Wiggin'in takma adı.. "End/ Son" sözcüğünden geliyor.. Soncu.. Bitirici anlamına..
Hoş, sıkılmadan izlenecek ama, özellikle ayrıntıları bol bol düşünülecek bir film..
Ararsanız, nerelere götürür sizi.. Faşizmden, ırkçılığa, genoside..
Ama en güzeli bence..
"Bu dünya çocuklarımıza, gençlerimize emanet" deyişi..
"Onların üzerine titreyelim" demiş Card, Atatürk'ten 50 sene sonra.. Cumhuriyet tarihinin en önemli günlerini çocuklara ve gençlere bayram olarak armağan edip, dünyanın dikkatini onlara çeken Atatürk'ün büyüklüğünü ve ileri görüş gücünü bir kez daha derinden hissettim filmi izlerken..