Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bu ne güzel manzaradır..

Perşembe günü, İstanbul Modern'de muhteşem bir manzarayla karşıladım. Nasıl çarptı beni, nasıl etkiledi, nasıl mutlu etti..
Orayı bilenler "Tabii.. İstanbul Modern'in terasındaki Boğaz, Haydarpaşa ve Topkapı manzarası harikuladedir" diyecekler ve bu defa bilemeyecekler.. Beni çarpan manzara dışarıda değil, içerdeydi. Sevgili Bülent'le (Eczacıbaşı) gene bir sevgili dost Rasim'in (Borsa Rasim) yönettiği o manzarası da, lezzeti de enfes yemek ve hoş sohbetten sonra restoran bölümünden tekrar müzeye geçtiğimizde, bir halka yapıp yere oturmuş, 20'ye yakın çocuk gördüm.. 7- 8 yaşlarında filan.. Önlerinde birer kağıt.. Dörtte birinde bir şeyler yazılı.. Dörtte üçü boş.. Ortada koca koca sepetler var.. Tepeleme pastel kalemlerle dolu.. Her renkten..
Başlarında bir müze görevlisi..
"Nedir" dedim..
Yani güzelliğe bakar mısınız?.
Bunlar Sultan Gazi ilkokulu öğrencileriymiş.. Müze, ders yılı boyu programlar yaparak ilkokul öğrencilerini okuldan alıyor.. Getirip gezdiriyor.. Anlatıyorlar çocuklara..
Sonra önlerine boyaları yığıp bu kâğıtları koyuyorlar.. Kâğıtlarda, çağdaş Türk edebiyatının ilk okul müfredat programına uygun seçilmiş şiirleri var.. Her çocuğa değişik..
Şimdi çocuklardan istenen..
"Müzeyi gezdiniz.. Resim, modern resim örnekleri gördünüz.. İşte size bir şiir, okuyun ve bu şiir size ne verdiyse, boş kağıda onu boyayın.."
Kılık kıyafetlerinden anladığım kadarıyla çoğu fakir çocuklar bunlar.. İstanbul'un bir ucunda yaşıyorlar.. Böyle bir organizasyon olmasa, müzeye gelmeleri mümkün değil.. Getiriyorlar onları.. Getirmekle kalmıyor "Sıra sizde, haydi bakalım" diyorlar..
Bu nasıl bir güzelliktir.. Bu ne ince, ne kutsal bir düşüncedir?.
İstanbul Modern, bir mucize yaratıyor..
O çocukların, neşeyle, coşkuyla, keyifle boyalara saldırışını gördüm, içimden aralarına karışmak, o pastelleri, elime, yüzüme, üstüme başıma sürmek geldi içimden.. Çocuk olmak geldi..
Teşekkürler Oya!..
Bu İstanbul Modern, Sevgili Oya Eczacıbaşı'nın göz bebeği.. O kurdu, o yaşatıyor.. Gün 24 saat orayı yaşıyor, orda yaşıyor ve durmadan çocukları, küçükleri oraya çekecek, içlerindeki yetenekleri ortaya koymalarına fırsat verecek programlar düzenliyor..
İstanbul Modern'e gidin. Hele şu sıralar mutlak gidin..
Üç yeni sergi var.. İlkini bir daha görmeniz mümkün olmayabilir, Erol Akyavaş sergisi.. Yaşam Boyu Erol Akyavaş. Yaşarken kıymetini bilmediğimiz dünyaca ünlü Akyavaş'ın dünya koleksiyonlarından emanet alınmış tablolarıyla düzenlenmiş. Bir daha ancak kitaplarda bir araya gelirler.. Gidin.. Görün..
İkincisi Geçmiş Gelecek.. Çağdaş Türk Sanatı'nın başlangıcından bugüne değil, Başlangıcından Geleceğe sergisi bu.. 136 sanatçı var..
Üçüncüsü.. Genç Mimarlar için bir yarışma.. Yeni Mimarlık Programı.. İstanbul Modern bu programı yıllardır The Museum of Modern Art ile birlikte yürütüyor. Bu yılın birincisi, müzenin hemen girişinde "Göğe Bakma Durağı" adını taşıyor..
Kum avluda uzaktan bakınca, güneşlikler var.. Yakına gelince, direklerin üzerindeki güneşliklerin Anish Kapoor'unkileri andıran aynalar olduğunu görüyorsunuz.. Dokunduğunuzda direklerin sallandığını hissediyorsunuz.
Çünkü o kumsal aslında bir iskele.. Altı deniz.. O direkler betona gömülü değil, denizin içine sarkmış. Orada yüzen şamandıralara bağlı. Denizle birlikte sallanıyorlar.. Gençler bayılmış.. Göğe Bakma Durağı onların buluşma yeri olmuş..
Haydi bakalım, gidip önce müzeye, sonra göğe bakın, bu hafta sonu.. Çocuklarınızla..
Sevgililerinizle..
Dostlarınızla..
Sonra terasta bir kahve içersiniz..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA