Televizyon yarışmaları, bir zamanlar hobimdi bilir misiniz?.
Hayatımda ilk defa bir hafta için gittiğim Amerika'da ekran başında yarışma seyretmeme kayınpeder nasıl şaşırmıştı iyi hatırlarım..
Oradan öğrendiklerimle, TRT'nin o zamanlar olay yaratan pek çok yarışmasının formatlarının gizli hazırlayıcısı oldum. Sorular bile düzenledim.
Dostlara yardım olsun diye.. Öylesi..
O eski günleri hatırlıyorum ara sıra ve bazı yarışmalara bakıyorum..
İşin tadını kaçırmışız..
Hemen her yarışmacının bir tek hesabı var.. Bir şeyler kapıp kaçmak..
500 lira, bin liraya tenezzül edip "Eyvallah" diyenleri gördükçe, öfkeleniyor, nefret ediyorum..
Bu yüzden Sina'yı okurken (Koloğlu) çarşamba günü "Yaşa be" diye bağırmak geldi içimden..
Bu kapkaççıların en güzel yarışmaları nasıl piç ettiklerini anlatmış Sina.. "Bunları izlemeye mecbur muyuz" diyor..
Değiliz.. Bir çözüm bulunmalı..
Yarışmalar "Yarışma" gibi olmalı..
"Yahu bana bir çamaşır makinesi lazım, bunu hangi yarışmada bulurum" hesabı yapanları, hem de aralarına konan 15'er dakikalık reklamlarla izleme işkencesini hak etmiyoruz..