Dünya şirini bir adam Wolfgang Heinzel.. Piyanist, besteci, sahnedeki Deutsche Philharmonie Merck'in şefi..
"Köprü" dedikleri biz müzikle dünya turu yapıyorlar..
Köprü mü ne?.
"Biz klasik müzikçiler, genelde ağır parçalar çalarız.. Hüzünlü parçalar çalarız.. Depresif parçalar çalarız.. Öyle dolarız ki, zaman zaman boşalmamız, rahatlamamız gerekir.. Bu gece dinledikleriniz işte o" dedi, gülerek, klasik müzikle cazı bir araya getiren konserlerine niye "Köprü" dediklerini anlatırken..
Arkada koca bir flarmoni.. Frak giymiş hepsi.. "Kravat beyaz" yani.. Önde bir klarnet, bir davul, bir bas.. Onlar sivil cazcılar..
Peki ne bu Köprü?. Nasıl doğmuş..
"Bir gün evde Tiffany'de Kahvaltı'yı seyrediyorum, videodan.. Audrey Hepburn'un muhteşem filmi.. Ve Moon River çalıyor bir sahnede.. Henry Mancini'nin Oscar almış parçası.. Yandaki komşum da klasik dinliyor, kendi evinde, sesi fazla açmış.. Orda çalan da Ravel'in Bolerosu..
O anlatırken, öndeki caz davulcusu, Bolero'nun o ünlü trampet temposunu vurmaya başlıyor.. Şef piyanoda Bolero notalarına dokunuyor, arkadan orkestra Moon River'a giriyor..
Yani Köprü harika gerçekten..
Konser başından sonuna öyle.. Rossini Sevil Berberi üvertürü ile Gershwin'in SummerTime'ı giriyor iç içe.. Wagner'in Uçan Hollandalısı, New York'a, Harlem'e bir caz kulübüne taşınıyor..
Mesut İktu Hocamla mest vaziyette izliyoruz, gülüyoruz, coşuyoruz.. Harika bir gece yaşıyoruz..
Derken Kerem Görsev'i davet etti, Wolfgang.. Dünya çapında caz piyanistimiz.. Prag Flarmoni eşliğinde Bill Evans'a ithaf ettiği son albümünden iki parçayı bu defa Almanlar eşliğinde seslendiriyor..
Alkış, kıyamet.. Bis de Kerem'in triosu üçlü olarak çalıyorlar.. Onlar çalıyor ben, sahnedeki Alman müzisyenleri seyrediyorum..
Nasıl kendilerinden geçmiş, nasıl elleriyle tempo tutarak, dilleriyle mırıldanarak izliyorlar, Kağan Yıldız (Bas), Ferit Otman (Davul) ve Kerem'in sololarını.. Nasıl fırlayıp alkışlıyorlar..
Bunlar hayatı müzik adamlar.. Onları böyle kendilerinden geçirmek.. Nasıl gurur duyuyorum, anlatamam..
Konseri kaparken Wolfgang "İki gündür bu şehirdeyiz.. Bu şehir muhteşem.. İnsanları muhteşem.. Böyle bir seyirci önünde çalmadık bugüne dek.. Bir dahaki turneye beraber çıkalım" dedi..
"İstanbul'a ve İstanbul'un insanlarına aşık oldum. Sakın değişmeyin, hep böyle kalın" dedi..
Acı acı gülümsedim, başımı öne eğip.. Görmesin diye..