Rafi Portakal yapmış gene yapacağını.. Bir sergi var, Nişantaşı'ndaki Portakal Galerisi'nde, olmaz böyle şey..
Bir müzayede sergisi.. Yani bu hafta sonuna kadar gördünüz, gördünüz.. Hafta sonu birileri satın alacak ve bir daha görme şansınız olmayacak..
Duvarlarda enfes tablolar, salondaki sehpaların üzerinde, olağanüstü altın, gümüş üzerine akıllara seza işlemecilik sanatıyla her türlü çanaklar, tombaklar, sürahiler, tabaklar..
"Bu" dedi bir minik tası gösterip Rafi "Üzerinde Kanuni Sultan Süleyman'ın tuğrası bulunan çamçak.. Yani ayran kasesi.."
"Ver şunu elime" dedim.. "Muhteşem Süleyman'ın parmaklarının dokunduğu yere bir de ben el süreyim.. Hem de madem ayran milli içkimizmiş?.
Gerçi atalarımız Orta Asya'da çamçakla kımız içerdi ama.."
Duvarlara bakmaya doyamazsınız..
Saray ressamı Zonaro'dan Avyazovski'ye, Şeker Ahmet Paşa'dan Hoca Ali Rıza'ya, Nazmi Ziya'dan Hikmet Onat'a, Çallı'ya, günümüze, Komet'te..
Bir Halife Abdülmecit imzalı portre var.. Abdülhak Hamit'i çizmiş..
Halife, bir şairi resmediyor o devirde, bu devire ibret..
Ya yabancılar..
Picasso, Dali, Matisse, Miro..
Sergi değil, "Sanat Tarihi" dershanesi açmış Rafi..
Dev tanıtım kitabı, kütüphanemin en değerli eserlerinden biri oldu şimdiden..