Geleneksel fıkrayı bilirsiniz.. Padişah'ın çok sevdiği bir atı varmış. O kadar, o kadar severmiş ki atını bir gün "Bu atın öldüğünü bana kim söylerse, kellesini vurdururum" deyivermiş.. Eee.. At da canlı. Bir gün ölmüş.. Ölmüş de, saray erkanı da ölmüş.. Kim haber verecek?. Hadi vermediler, padişah atı isterse ne olacak?. Herkes korkuda, telaşta çözüm ararken, padişahın yaşlı ve deneyimli hocası "Ben söylerim" demiş.. Çıkmış huzura..
"Ulu padişahım" demiş..
"Sizin at yem yemiyor.."
"Ee?.."
"Su da içmiyor.."
"Eee?.."
"Ayakta da durmuyor, uzanmış."
"Eee?.."
"Kazık gibi yatıyor.."
"Eeee?..."
"Nefes de almıyor.."
Padişah gürlemiş.. "
Öldü desene be adam!.."
"Ben demedim sultanım. Siz dediniz!.."
Pazar akşamı, Fener maçının hemen ardından Yüzde 100 Futbolu açtım.. "Bakalım Rıdvan bu defa ne diyecek" diye..
Neler dedi neler?..
"Bu takımda taktik yok.. Teknik yok.. Fizik yok.. Heyecan yok.. Coşku yok.. Arkadaşlık yok.. O yok, bu yok" diye yukardan aşağı giydirdi.. Sonra oyunculara geçti. Volkan'dan başlayıp isim isim, hepsine de saydı.. "Hepsi geldikleri günden daha kötü oynuyorlar" dedi.
Bir tek şey söylemedi..
"Bunların sorumlusu kim peki?."
Rıdvan söylemedi, ama Güntekin Onay da soramadı bir türlü..
"Hocam bütün bunlar eksikse, sorumlu kim" diye..
O Güntekin Onay ki, Vatan'daki yazısında çok açık ve net "Maalesef teknik direktör Aykut Kocaman bu mağlubiyet yüzünden değil ama bu futboldan dolayı iflas bayrağını çekmiştir" diyordu oysa, cümlesine nedense (!) "Maalesef" diye başlayarak..