Yanımda oturan Güven (Osma) alkışlar devam ederken kulağıma fısıldadı.. "Hayatımda dinlediğim en güzel Adagio!.."
Günlerdir beklenen İl Divo konserindeydik.. İkinci parça olarak okumuşlardı. Gerçekten muhteşem okumuşlardı ama benim hayatta dinlediğim en iyi Adagio değildi..
Sahnedeki müthiş orkestra, melodinin daha ilk notalarını tınlarken, ben dalmış gitmiştim bile, 70'li yıllara.. O güzel, o unutulmaz Ankara günlerine..
Birimizin evinde toplanırdık, Modern Folk Üçlüsü'yle.. Önce harika bir yemek.. Sonra gitarlar, bançolar çıkardı ortaya.. Dünya folku, Türk folku derken, herkes coşardı.. Özellikle de kızlar.. Gece yarısına doğru ışıklar loşlaşır, mumlar kalırdı ortada ve Selami anons ederdi.. "Şimdi sizleri, Doğan Canku ve onun İspanyol gitarıyla baş başa bırakıyoruz.."
Eğer bahçedeysek, bu Ahmet'le Selami'nin kızlarla biraz daha yakın (!) sohbetleri anlamına gelirdi bu anons, ağaçların altına çekilerek.. Ortada bir Doğan kalırdı, bir de ben.. Ve Doğan Albioni'nin Adagiosunu çalmaya başlardı.. Ama ne çalardı.. Dinlemeye doyamazdım.. Her buluşmada yalvarırdım Doğan'a, "Adagio" diye.. O parmaklar nasıl sihirli dolaşırdı teller üzerinde.. Nasıl büyüleyici bir ses yükselirdi gitardan insanı alıp götüren..
Doğan dünya çapında bir klasik gitarist olabilirdi. Öyle müthiş bir yeteneği vardı. Onu dinleyen zamanın İspanya'nın Ankara Sefiri, anında Madrid Konservatuarında dört yıllık burs teklif etmiş, Doğan da anında reddetmişti..
"Boss.. Ekselanslarına söyle.. Ben İspanyol gitaristi Doğan Canku değil, Modern Folk Gitaristi Doğan Canku'yum" demişti.
İl Divo Konseri, genelde hayal kırıklığı yarattı bende.. Böyle yeni çıkan plağı sunmak amacıyla düzenlenen konserlerden pek hazzetmiyorum.. Zamanında, adeta taptığım Joan Baez konserinde de yıkılmıştım, Açık Hava'da.. Bir tane Joan Baez şarkısı söylemeden konseri bitirmişti..
Yahu Türkiye'ye ilk defa geliyorsun. Bir daha gelir misin belli değil.. Tamam, yeni albümden bir iki şarkı da koy araya.. Ama oraya koşmuş binlerce insana biraz da ezber bildikleri İl Divo şarkıları söyle..
Tüm dünya popçuları, bu arada bizimkilerin de ağızlarına pelesenk olmuş iki tanıdık şarkı My Way ve Don't Cry For Me Argentina adeta hatır için dinlendi..
Konser boyu gözüm kulağım seyircide.. Arena tıklım tıklım dolu ama, bir Mario Frangulis'in tek başına yarattığı coşku yok.. Oysa İl Divo yıkardı orayı.. Yıkmalıydı.
Nihayet ayrılırken, Kuruçeşme'yi ayağa kaldırdılar..
Time to Say Good bye/ Con Te Partiro ile..
Ölmez şarkılardan biridir.. Beni aldı anılara götürdü gene.. Carreras söylüyordu.. 1994 Dünya Kupası 3 Tenor Konserinde miydi ne?. Los Angeles'ta..
Sarah Brightman ile Andrea Bocelli'nin düetleri gözümün önüne geldi, kim bilir nerdeydi?.
Daldım gittim düşüncelere.. Güzel olan müzik mi, anılar mı, diye..
Sizce hangisi?. Müziği dinlemek mi, yaşamak mı?.