Nazlı Hanım, bu ülkenin örnek patronlarından Kemal Ilıcak için bir anma gecesi düzenlemiş.. Eski Tercümancılardan ağabeyim onun için geldi İstanbul'a..
Döndüğünde hayal kırıklığı içindeydi.. "Nerde bu Tercümancılar yahu" dedi bana..
Bir elin parmakları kadar yoklarmış..
Oysa, aramızdan çıkıp, batmak üzerindeki Tercüman'ın yönetimine talip olan Kemal Ağabey, sadece gazeteyi değil, pek çok meslektaşı da kurtarmıştı, iyi bilirim. Bir Kemal Ağabey, bir Mustafa Özkan.. İkisi de zamanında damdan düştüklerini unutmamış, pek çok meslektaşlarına iş yaratmışlardı. İhtiyaçları olmadığı halde.. İşsiz kalmasınlar diye.. Nazlı Hanım'ın "Evrenspor" diye baş yazıları "Bir bilen" diye cuntaya kafa tutmaları, kapatılmalar, Tercüman'ı, çok sarsmıştı. (Nazlı Hanım, 12 Eylül' ü eleştirme hakkına sahip ender insanlardan biridir.)
O sıralar İstanbul'a taşınmıştım ben de.. Bir kokteyle gittim, şimdi Marmara olan Taksim'deki otelde.. Kapıdan girdim. Dev salonun öbür ucundan duydum Kemal Ağabeyin kahkahasını..
Yanına koştum..
"Ağbi bu ne kahkaha" dedim.. Güldü..
"Fıkrayı bilirsin" dedi.. Padişah halka vergiler geçirmiş. Vezir 'Millet ağlıyor' diye gelmiş.. 'Aldırma' demiş, padişah.. 'Yeni vergi yükle..' Halk ağlıyor.. Yeni vergi.. Halk ağlıyor, yeni vergi... Sonunda vezir huzura girmiş.. 'Halkımız sokaklara döküldü, zil takıp oynuyor' demiş. Padişah 'Durun' demiş o zaman 'Oynamaya başladılarsa, vaziyet vahim.."
Kemal Ağbi kulağıma eğildi.. "Bizim kahkaha o türden.."
Nur içinde yatsın!..