Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Gençleri ikiye bölen film..

Bizde değil, yani belki de henüz değil ama, Amerikan gençliği ikiye bölündü.. Vampirciler ve Açlık Oyuncular.. Bu yeni dizinin ilk filmi büyük gişe yapınca, Alacakaranlık kulüpleri kuranlar, hatta bu filmi boykot ettiler ki, gişe geliri vampiri vurmasın diye..
Film üç haftadır bizde de oynuyor, elim değip yazamadım.. En son söyleyeceğimi en başta diyeyim. Film bende hayal kırıklığı uyandırdı. Kopan kıyamet bende büyük beklentiler uyandırdı da ondan mı?. Ya da.. Daha doğrusu 16-25 yaştakiler için yapılmış bir filme ben bayılsam yanlış olmaz mıydı?.
O kadar çok yazıldı ki, az çok fikriniz vardır..
Demokratik uygarlıklar devri bitmiş dünyada.. Amerika'da cinsi ne bilinmeyen bir devlet kurulmuş..
Bu devlet 12 eyalet ve bir başkentten oluşuyor.. Eyaletler ekonomik sınıflara göre düzenlenmiş. En fakirler, en ayak işlerini yapanlar Onikincide.. Sonra yukarıya doğru çıkılıyor. Zenginler, hiç iş yapmayan, sadece eğlence ve bolluk içinde yaşayanlar, Birincide..
Her yıl her eyaletten biri kız biri erkek iki genç seçiliyor. Bunlar bir ormanda serbest bırakılıyorlar.
İşleri birbirlerini öldürmek. Açlık Oyunları dedikleri şey bu. Oyun bir kişi sağ kalana dek devam ediyor.
Ayakta kalan, eyaletine bol yiyecek götürecek ödüller alıyor. Açlık Oyunları'nı tüm eyaletler canlı olarak izliyorlar.
Yani eskinin Gladyatör Oyunları, bir TV reality şovu olarak geleceğe taşınmış. İşin esprisi bu.
Beni niye sarmadı?.
Bir defa, sanıldığı ve beklendiği gibi bir aksiyon filmi değil.. Açlık Oyunları filmin ikinci yarısında nihayet başlıyor. Uzun birinci bölüm tanıtım, manıtımla geçiyor.. Açlık Oyunları'nda da aslında bir aksiyon yok.. Öyle heyecan veren, nefes kesen bir dövüş yok.. Müthiş zekâ eseri, güçsüzün güçlüyü yenmesi de yok.. Ya ne var?.
Bence bir şey yok!.
Öyleyse vizyona girdiği hafta sonunda 155 milyon dolarlık bilet satıp, sinema tarihinin en başarılı başlangıç yapan üçüncü filmi nasıl olmuş?. Onu gençlere ve pazarlamacılara sormak gerek..
Ben mesela, gene şu sıralar oynayan üç boyutlu Titanların Öcü filmini daha çok sevdim. Yunan mitolojisine çok meraklıyım o ayrı.. Bir de Liam Neeson ve Ralph Fiennes gibi iki dev oyuncu gene bir arada.. Onları ilk karşı karşıya gördüğüm Schindler'in Listesi unutulur mu?.
Geçen akşam E2 kanalında Jay Leno şovu izliyorum.
"Açlık Oyunları'nı gördüm bugün" dedi.. "Gençlere çok güzel bir mesajı var.. Hiç değilse evden çıkıyorlar. Ormana gidiyorlar. Temiz hava alıyorlar, egzersiz yapıyorlar.."
Elektronik hastalığı, tutkusu, bizim gibi Amerika'yı da sarmış fena halde.. Evden, odalarından çıkmıyor insanlar. Bir sanal dünyada, bilgisayar, cep telefonu ve playstationdan başkasına yer yok hayatlarında. Kendilerini bir yalnızlığa mahkûm etmişler. Analar, babalar, uzmanlar, pedagogların elinden bir şey gelmiyor..
Leno "Şu andaki halimiz Açlık Oyunları'ndan beter" diyor. Şakasında ciddiyet payı büyük..
Açlık Oyunları'nın yapıldığı ormanın ortasında bir minik ova var. Bu ovanın göbeğinde silahlar ve yiyecekler yığılı.. Başkanın işaretiyle oyunlar başladığında, gençler silah ve yiyecek kapmak için göbeğe koşuyorlar.
Ben olsam filmi daha gerçekçi yapardım.
Ortaya silah ve yiyecek yerine, bilgisayar, cep telefonları ve Tv oyunları yığar, oyunlara katılan gençleri etrafa dizerdim. İşaret verilince oyunlar başlar, o elektronik aletlere dokunanlar elenir, en sona kalan kazanırdı.. O zaman da oyunlar üç gün falan süremez, yarım saatte biterdi, o ayrı..
Böyle bir işkenceye dayanacak genç olduğunu sanmıyorum. Genç değil.. Yanlış.. İnsan..
Bir filme, konsere, tiyatroya gittiğinizde ışık yanar yanmaz etrafa bakın. Ayni anda yüzlerce telefonun parladığını ve dokunmatik yüzündeki görüntünün parmaklarla kaydırıldığına şahit olacaksınız.
Onlar için önemli olan film, konser, oyun değil, bitmesi.. Bitsin ki baksınlar.. O ekrana kim hangi haltı göndermiş, onu merak ediyor ve meraktan da ölüyorlar. Bu yüzden de izlediklerinin keyfini yaşayamıyorlar. Kafalarında hep cepleri var. Neler geldi acaba?.
Sonra da cevap yazma faslı başlıyor..
Bu yazıyı okuyanlar kendilerine bir sorsunlar bakalım..
"Hıncal abartıyor. Bende bu hastalık yok" diyen kaç kişi var içinizde..
Geçen gün dört ahbap yemeğe çıktık. Garson geldi siparişleri aldı, gider gitmez üç elde telefonlar belirdi.. Yemek gelene kadar parmaklar ekran üzerinde kaydı durdu, tek kelime sohbet edilmeden..
Gene mi abartıyorum?.
Gittiğiniz bir kafede, restoranda, önce kendi masanıza, sonra etrafınıza bakın..
İnsanlar artık birbirlerinin değil, sanal dünya sohbetlerinin meraklısı..
Bir an evvel evlerine, kendi odalarına dönüp rahatsız edilmeden elektronikleşmek için içleri gidiyor..
Leno haklı.. Açlık Oyunları'nda hiç değilse orman, açık hava, egzersiz ve birbirlerini öldürmek için dahi olsa, bir araya gelme, sosyalleşme var!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA