"Yarınlar bizim.. Yarınlar bizim" diye haykırmak geldi, Albert Long Hall'ün minicik kulisinde bağıra bağıra..
Etrafımda "Yarınlar" var çünkü..
Oya Başak hocam dalıyor kulise.. "Ağlaya ağlaya izledim" diye..
Ya ben?.. Ya ben?..
Ya ben nasıl izledim!..
Macide Tanır, o dünya güzeli sanatçı, Carl Ebert'in okulunda hayatta kalan üç beş mücevherimizden biri.. Her konsere gelirdi. Şimdi hasta.. Gelemiyor.. Her konserde sorardı bana.. "Hıncal ne olacak bu memleketin hali" diye..
Orda olsaydı keşke.. Orda olsaydı, ellerine sarılsam ve bu gençleri gösterseydim..
"İşte bu olacak!.."
Evin İlyasoğlu harika işler yapıyor her yıl.. Harika çocuklarımızı Boğaziçi Üniversitesi'nin bu romantik salonunda sahneye çıkarıyor..
Hürriyet Sanat sayfasında (5 Nisan Perşembe) "9 yıldır 'Harika çocuk' çıkmadı" diye manşet atan Umut Erdem kardeşim orada olsa, başlığındaki yanlış anlamayı değiştirirdi.
9 yıldır ne harika çocuklar çıkıyor bu ülkede.. Ama İsmet Paşa'nın Cumhuriyet Çocuklarına armağan ettiği "Harika Çocuklar Yasası" uygulanmıyor 9 yıldır. Yetenekli çocuklar seçilip devlet tarafından yetiştirilmiyor. Olan o.. Yoksa "Harika Çocuklarımız" yağmur gibi..
"Cumhuriyetin "Yarınları" onlar..
Sofi Çumburidze ile başladı konser.. Mersinli.. 11 yaşında daha.. Kemanı nasıl rahat çalıyor.. Cumhurbaşkanlığı Senfoni ile çalma düzeyine o yaşta ulaşmış..
Ece Selin Yüksel.. 13 yaşında.. Flütle sahnede bir duruşu var.. "Burası benim" der gibi.. Öyle güvenli.. Öyle tatlı.. Öyle şirin.. Nasıl yakışıyor sahneye.. Bitsin istemedim..
Birinci bölümün sonunda Berfin geldi.. Berfin Aksu.. Benim Berfinim.. 14 yaşında bir genç kız artık.. Onu Evin'in sayesinde, çocukken tanıdım. Nerdeyse boyu kadar kemanı çalarken..
Tartini'nin Şeytan Trilleri'ni çalarken şeytana taş çıkardı. Hande Baykal'ın piyano eşliğinde ikinci parçası Chausson'un Poeme'iydi.. Kıyamet koptu. Alkış kıyamet, bise geldi.. Bu defa benim için çaldığını biliyordum.. Brahms'ın 5 numaralı Macar Dansını ne kadar sevdiğimi, bana klasik müziği sevdiren parça olarak hayatımdaki yerini bilir. Ardından kendi bisini seslendirdi.. Hocası Muhammedian Turdiev'in kendi şiirine bestesi Dolunay'ın Ninnisi..
Bir ara not.. Berfin 17 Nisan'da, İş Sanat programı içinde, bu defa Nişantaşı Milli Reasürans salonunda gene Hande ile birlikte bir resital verecek.. Babasıyla konuştum.. Yehudi Menuhin Okuluna Londra'ya gidecekmiş, lise eğitimi için. Bu okula kabul edilmek, harika bir şey..
İkinci yarıda iki müthiş genç dinledik..
Önce Mertol Demirelli.. 16 yaşında ama müthiş bir piyanist şimdiden.. (O da 11 Mayıs'ta Milli Reasürans'ta..) Müthiş bir Bach'la girdi.. Chopinlerle çıktı.. Sihirli parmakları var Mertol'un.. Belçika'da eğitim görüyormuş.. Ne güzel..
..Ve finalde, daha geçen hafta Madrid'i fetheden, Uluslararası Noche en Madrid Festivali'nde birinci olan Elvin Hoksa geldi.. O da benim harika çocuklarımdan.. Gene Evin sayesinde, gene boyu kemandan az uzunken izlemiş ve yazmıştım.. "Kızlar hazırlıklı olun.. Ortalığı kasıp kavuracak bir yakışıklı geliyor. Üstelik kemanı da sihirli.."
Elvin'i de, Pekinel Kardeşler himayelerine almışlar.. Kardeşler şimdi müthiş bir işe giriştiler. Genç yetenekleri, tüm Anadolu coğrafyasında arayıp buluyor ve sahipleniyorlar..
Güher müjdeyi verdi.. "Elvin, Çaykovski'ye kabul edildi.."
Moskova'nın dünyaca ünlü müzik okulu.. Bin kişi baş vurmuş.. 30 kişi seçmişler. Biri Elvin.. Anlayın..
15 yaşında şimdi.. Boy bos atmış.. Aynen dediğim gibi nasıl yakışıklı olmuş.. (Valla Moskova kızları düşünsün artık..)
Elvin de salladı salonu.. Hele de Bartok'un Romen Dansında..
Kuliste hepsini etrafıma topladım..
"Yarın"ın resmini çektirdim!.. Çerçeveleyip kalbime astım..