Aslı Çakır, Türk Atletizminin yeni umudu.. Salon Dünya Şampiyonasında üçüncü olurken, çok daha iyilerini vaad etti..
Geçmişte Süreyya Ayhan, Nevin Yatkın gibi olağanüstü yetenekler bulduk ama, yanlış hocalara kurban ettik.. Bugün Süreyya bitti. Nevin de durmadan sakat. Sağlam olduğu zaman da nadasta.. Yarışmıyor.. Geri döner mi?. Umudum yok. İnşallah döner.. O müthiş yetenek adını atletizm tarihine yazmadan gider ve ikinci Süreyya olursa yazık..
Aslı, hem yeteneği, hem beyni, hem yüreği ile atlet.. Yarı finaldeki taktiği harikaydı. Yarışı önde götürüp tempoyu yukarda tuttu. "Son düzlükte sprintte geride kalsam bile, "En iyi kaybedenlerden biri olarak final koşarım" dedi.. Başardı da.. Beşinci olduğu halde, derecesi ile finale yükseldi.. O koşudaki mücadele hırsı, yüreğinin işareti oldu...
Finalde tamamen taktik değiştirdi. Çünkü bu artık hedef koşuydu. Hedef de madalya.. İlk turları gerilerde, kontrollü, kendini yormadan idare etti.. Son 200 metrede sakladığı varını yoğunu sonuna dek piste koydu ve bronzu boynuna taktı..
Rıza Kayaalp, artık tükenmekte olan bir spor dalının son altın adamlarından.. Güreşçi.. Greko Romen güreşçi.. Avrupa Şampiyonası, ağır sıklet final maçında, onu Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu Rus Hasan Baroev önünde izledim..
Televizyona uydurmak için kuralları değiştire değiştire güreşi bitirdiler.. Son hali yürekler acısı.. Rıza, bu yürekler acısı ortamdan bir "Yürek" çıkardı.. Bir güreş attı, müthiş rakibi önünde, olmaz böyle şey.. Hele onu şampiyonluğa götüren son 30 saniyesi ve o otuz saniye biterken, oyundan oyuna geçip bir kaç saniye kala, inanın bilek değil, yürek gücüyle, Hasan'ı çırpma işe çevirmesi görülmeye değerdi.. Televizyon başında alkışlayarak havaya fırladım..