"PuccInI'nin kadın karakterleri; genellikle seven, aşk acısı çeken ve bu acıların etkisiyle yaşamını yitiren kadınlardır.
Turandot'ta ise bunun tersine; Turandot erkeklerden nefret eden, kalpsiz zalim bir karakterdir.
Ancak yine bu eserde de aşkı reddederek doğaya karşı duran Turandot'a karşın bir başka kadın karakteri Liu ile aşkın yüceliği, vazgeçilmezliği vurgulanmaktadır. Puccini Turandot'u yazarken ölümle yarışmıştır. Eserin son iki sahnesini -aşk düeti ve Çin Sarayı sahnesi- bitirememiştir. Turandot, dünya opera repertuvarının en güç ve önemli yapıtlarından biridir."
Turandot Operası'nın İzmir Prömiyeri'nin 11 Şubat gecesi yapılacağını bildiren basın duyurusunda bu bölümü okuduğum zaman, "Acaba" dedim kendi kendime, "Acaba bu çok kısıtlı imkânlarla başarabilecekler mi?.."
Perdelerini 21 Ekim 1982'de "Çeşmebaşı" ile açan İzmir Opera ve Balesi'nin, 30'uncu kuruluş yılında, "Turandot" gibi, opera tarihinin en görkemli eserlerinden birini sahneye koymaya cesaret etmesi doğrusu ya yürek isterdi.
Zira "başarısızlık" bunca yılın emeğini alıp, kim bilir kaç sene geriye götürürdü.
"Tarihi" Elhamra'nın böyle bir büyülü müzik ve görkemli sahne gösterisine yetersiz oluşu, Turandot'u, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi Konser Salonu'na taşımıştı.
Ne yazık ki , arsa olarak böyle çok geniş bir mekânda, neden böylesine yazık edildiğini anlayamadığım, çözemediğim bir beton ve mermer yığını olan merkezin, konserler için bile yetersiz gördüğüm salonu da, elbette ki Turandot ve benzer operaların sahnelenmesine yeterli değildi, hem de hiç değildi!..
Ön Asya'nın ömrü 12 bin yıla varan kültür merkezi İzmir'de, hâlâ İzmir'e ve tarihine yakışan bir Opera
- Bale - Konser Salonu'nun olmayışı, hem Türkiye'nin, hem İzmirlilerin ve de İzmir'i dünden bugüne yönetenlerin kültür ayıbı değil miydi?
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 11 Şubat gecesi, Turandot bittikten sonra, söz verdi, "Yapacağız" dedi..
İnşallah!..
İşte, bütün bu yetersizliklere rağmen, 250'den fazla sanatçının görev aldığı Turandot bittiği zaman, salonu dolduran onca sanatsever, sanatçıları, Aytül Büyüksaraç (Turandot) Fırat Yalçınkaya (Altoum), Teyfik Rodos (Timur), Efe Kışlalı (Calaf), Birgül Su Ariç (Liu), Murat Duyan (Ping), Oğuz Çimen (Pang), Kaner Sümer (Pong), Gökhan Varkan (Mandarin), Fırat Halavut (Pers Prensi) ayakta alkışladı; dakikalarca!..
Aytaç Manizade (Yönetmen), Tulio G. Varas (Orkestra şefi), - Alessandro Cedrone (Orkestra ve koro şefi), Ali Hoca (Koro şefi), Uğur Seyrek (Kareografi), Çağda Çitkaya (Dekor), Gülay Korkut (Kostüm), Müfit Özbek (Işık) da "hak ettikleri" alkışları bol bol aldılar.
"30 yıl", Turandot gibi bir operayı böylesine müthiş bir sanat gösterisi halinde sahnelemek için, Genel Müdür Rengin Gökmen'in deyimi ile "Çok az bir zamandı" ama İzmir Devlet Opera ve Balesi, zoru, hem de mükemmel başarmıştı!..