Pazarın kötümserliğini, harika bir pazartesi gecesi kurtardı..
Borusan Kuartet'in o dünya tatlısı delikanlıları bana "Rakı/Balık" daveti yaptılar.. "Rakı içmem, balık da, Kahraman'da kalkan olursa, ancak" dedim.. Ne zaman var, Kahraman'a gidemedik.
Bir sofra ki keyfinden geçilmez.. Dört harika delikanlı, Çağ, Efdal, Esen ve Olgu.. Gürer Şefim de orda.. Nebil de geldi..
Kahraman o dünyanın hiç bir yerinde bulamayacağınız salatasından başlayarak döktürüyor, başımızda.. Kokoreç.. İskorpit şiş.. İlle de ızgara kalkan.. Sonda da, "Yeme de yanında yat" ev tatlıları..
Beş klasik müzik adamı ile fevkalade entel konuşmalar yapıyoruz sananlar aldanır. Gecenin en çok kahkaha yükselen masası bizimki..
Viyolacı Efdal meğer, Eskişehir'den İstanbul'a, konservatuara gelmeden stand up yapar hayatını kazanırmış.. Bir taklitler döktürüyor.. Çellocu Çağ'ın ondan geri kalır tarafı yok. Karşılıklı bir Sakıp Ağa/ Fazıl Say düeti yaptılar, öldük.. Nebil de devreye Genco Erkal olarak girince hele, tüm makaralar koptu..
Gürer Şefim laz anekdotları ile yol gösterince Nebil yakası açılmadık şakalar nakletti..
İnsanın hele günümüzde böylesi bir rahatlamaya ne kadar çok ihtiyacı varmış meğer..
Biz balıkçıya gittik sanıyordum. 40 pirzola yiyip döndük..