Ünal "Gel Ortaköy'ü bir dolaşalım, sana bir sürprizim var" dedi.. İndik, ara sokaklara girdik.. Sürprizi gördüm.. Sigara yasağına karşı ayakta kalmanın tek yolu olarak "Göğü ısıtma"ya sığınan Ortaköy esnafı, buradan ekmek yiyen yüzlerce aile, dükkânların önüne atılan masaların üzerine tenteler örtmüş, dört bir yana da, tüplü, elektrikli, doğal gazlı sobalar, ısıtıcı sistemleri kurmuştu. Sigara ve nargile tiryakileri buralarda durumu idare etmeye çalışıyorlardı, dükkân içleri bomboşken.. Göğü ısıtamazsan, dükkân kilit asardı, en büyük sorunu işsizlik olan ülkede yığınla insan işsiz kalarak..
Tiryakiler hastalanmayı göze alıyor, esnaf ekmek parası için, hemen hepsi ithal enerjiye tonla para yatırıyordu. Ama soğuk sadece yukardan gelmiyordu ki.. Cephe ve taban da felaketti. Cepheye yapacak şey yoktu. Onu da kapadın mı, "Yasak" kapsamına giriyordun.. Ama ayakları donduran "Taş"ın çaresi vardı.. Bu çareyi Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal bulmuştu. Bizim Ünal da bana onu gösteriyordu, Kordon yazımın üstüne..
Öne atılan masa ve sandalyelerin altına belediye yerden bir karış yüksek, ahşap podyum yaptırmıştı, çepe çevre.. Böylece soğuğa savaşta en önemli cephe kazanılmıştı..
Bu Ortaköy'ü, İzmir Belediye Başkanının da gezmesini isterdim.. Kordon'da dünya efsanesi kafe ve restoranları yok etmek için adeta acımasız kararlar alan, hem oradan geçimini sağlayan binleri aç, hem İzmir'i Kordonsuz bırakanların, "Halkçı" bir belediye nasıl olur, görmelerini isterdim..
Bulvar kahveleri düzenlenmeli.. İtirazım yok.. Ama yaşamalı.. Yaşamı yok eden düzenleme olmaz.. Olamaz..
Bulvar kafeleri, kentin güzellikleridir. Bunu anlamayan belediyeciyi de ben anlamam!..