Türkiye'nin bu sene futbolda üzerine gölge düşmeyecek bir organizasyonu olacak.. Türkiye Kupası.. Liglerin sonu karanlık. Yarın ne olur bilen yok. Bilinen.. Ne olursa olsun, olacağı kabul etmeyenler edenlerden fazla olacak.
Yani.. Ligi bu yıl geçin..
Ama, Şike konusunda ne karar çıkarsa çıksın, bu Kupa'yı engellemeyecek. Kupa gölgesiz, tartışmasız ve "Temiz" kalacak.
Bu sebeple atv ve ahaber, bu maçların yayınını almakla ne akıllı davrandığını turlar ilerledikçe daha da iyi fark edecek. İlk izlediğim maç, Galatasaray- Adana Demirspor oldu.
Eleştirilerim..
Maçı anlatan arkadaş, kendini radyo spikeri sanıyordu. Gördüklerimizi tasvir etme gayretkeşliği içinde zaman zaman tadımızı kaçırdı. Sesi kısmayı bile düşündük.
Levent Tüzemen iyi yorumlar yaptı. Mertan'a adeta bilerek pas verilmeyişinin altını çizmesi harikaydı. Genç yeteneği, (Sonradan giren Okan ve Berk dahil) ötekiler yok saydılar. Galatasaray tüm ilk yarıyı yengeç gibi oynadı. "Al da at" diye pas verdiği Sercan bile golden sonra, onu kutlamaya gelen Mertan'ı çalımlayıp, boş tribünlere koştu. Ne ayıp..
Ama ayni Levent'in Engin'in rakibe kart göstertmek, hatta oyundan attırmak için yaptığı, bazen de yutturduğu hileleri görmezden gelip, bir de ondan övgüyle söz etmesini yadırgadım.
atv, naklen yayını sanki tek kamera ile yaptı. Yakın çekim görüntülere, gerekli tekrarlara pek girmedi. Oysa bu yakın çekimler, TV seyircisini sahadakinin önüne koyan duygusal ifadeler sağlar, yayıncı kuruluşa.. Yayını güzel ve özel yapar. Ertesi gün konuşturur..