İşte Devlet Tiyatrosu bu.. İşte bu.. "Devletin tiyatrosu mu olur?. Devletin işi tiyatro yapmak mı" diye yaldızlı ahkamlar kesenler, şimdi lütfen Üsküdar Kuzguncuk'a kadar bizahmet etsinler.. Ordaki Antigone'yi izlesinler ve bana söylesinler..
Bugün hangi özel tiyatro, 2500 yıllık bir Antik Yunan Tragedeyasını oynamaya cesaret edebilir?. Etti de bizim haberimiz mi olmuyor?..
Bu ülkede hafif komediler, vodviller dışında bir Tiyatro varsa, bunu ödenekli kurumlara borçluyuz.. Günümüz koşullarında özel Tiyatrolar, klasikleri geçtik, çağdaş tiyatronun önemli eserlerini dahi oynayamıyorlar. Oynayacak güçte değiller.. O ekipleri kuracak, o dekor ve kostümleri yapacak, sonra da bu yatırımı haftada iki temsille çıkaracaksın.. Mümkün mü?..
Devlet Tiyatrosu bir okuldur.. Bu ülkenin Tiyatro okulu.. Hem sahne ve sahne gerisindekiler, hem de salonu dolduranlar için..
Geçen hafta "Bu pazar öğleden sonra bir tiyatro bul bana" dedim, Yasemin'e..
Bizim gazetelerin sinema köşeleri vardır ama, tiyatro köşeleri yoktur.
Tiyatrocular da bir araya gelip, mesela Amerika'daki gibi aylık bir Playbill dergisi çıkarmaz, İstanbul'daki tüm oyunları meraklısı için tek dergide, el altında bulundurmaz, kendi oyunlarının programını da içine koyup, kulislerinde satmazlar.
Dünyanın en zor işidir, "Hadi bugün bir tiyatroya gideyim" deyip de, gideceğin oyunu seçebilmek, bu kentte..
Antigone yeni başlamış.. Bu oyunun programa alındığı, çalışmaların, provalar başladığı, şunun, bunun oynadığına dair tek satır haber çıkmadı bizim gazetelerde. Bizde öyle haber de olmaz çünkü.. Öyle bir gazetecilik yoktur. 50 sene önce hem de nasıl vardı.. Şimdi tiyatroyu haber yaptırmak istiyorsanız, baş rolü bir ikoncana vermeniz gerek..
Böyle sessiz sedasız başlamış bir klasik tragedyayı izlemek üzere salona girdiğimizde beni mutluluktan uçuran bir sahneyle karşılaştım.. Salon tıklım tıklım doluydu.. Tek boş koltuk olmamacasına.. Üsküdar Kuzguncuk'ta.. Eski Tekel deposunda.. Yani her gün binlerle insanın girip çıktığı bir AVM değil, kuş uçmaz kervan geçmez bir sahilde bir depo bozmasında boş yer yok..
Nerden duymuşlar, nasıl duymuşlar ve böylesine ağır, böylesine zor bir tragedyayı izlemeye gelmişler?..
"Efendim bu halk izlemez.. Bu halk dinlemez.. Bu halk okumaz.. Bu halk tutmaz" diye dünyanın en ucuz şeylerini bu halka sokuşturanlar, Kuzguncuk'a gitsinler de "Verdiniz de almadık mı" diye bas bas bağıran Anadolu insanını lütfen gözleri ile görsünler..
Sen verirsen, hatta böyle, devlet sırrı gibi gizleyerek, saklayarak versen bile, benim insanım, hani entellerin "Yurdumun vatandaşı" diye dalga geçtiği, aşağıladığı insanlar, arıyorlar, buluyorlar, gidiyorlar ve seyrediyorlar..
Kuzguncuk'ta bir Sofokles, kapalı gişe oynuyor Beyler, haberiniz var mı?.
Bir muhteşem Sofokles..
Antigone, Yunan Tragedyasının ender kadın kahramanlarından biri.. Antik Yunan'da kahramanlar genelde erkektir.. Mitoloji öyledir çünkü.. Yeni çağlarda Racine bir (Andromak), yakın çağlarda da Euguene O'Neill bir (Elektra) bu mitolojiden birer kadın kahraman çıkarmışlardır, o kadar..
Bu yüzden ayrıca önemlidir Antigone..
O yüzden ayrı bir heyecanla gittim, Antigone'ye.. (Her ismi İngilizce okumaya meraklı dostlarıma uyarı... Lütfen sondaki e'yi de okuyunuz,) ..Ve..
Ondan ötesi yarın.. Bir destan izledim, çünkü. Yazması, bir yazıya sığdırması kolay değil!.