Efendim hatırlamazsınız. Çünkü arkasında kendini hatırlatacak tek şey bırakmadan çekti gitti.. Yunus Akgül nam bir zat vardı. Gençlik Spor Genel Müdürüydü..
Turgay Demirel, başbakanın özel emri ile bu Yunus Akgül'ün kendisine tahsis ettiği 28.5 milyon lirayı, yani aslında benim paramı, hangi ölçü ile, kime, ne zaman, hangi makbuzla dağıttığını, ısrarla ve inatla gizliyordu..
Hala da gizliyor. Bu ülkede spor bakanları değişti, Genel Müdürler değişti, ama hiçbirinin gücü, Demirel'e "Şu 28.5 milyon liranın hesabını ver" demeye yetmedi nedense.. İşin içinde bir bit yeniği var da ben mi bilmiyorum..
Şu yeni, genç, adı tertemiz Spor Bakanı'ndan umutluydum. O da boş çıktı. Yeni bakan da "Gık" demiyor, ısrarlı sorularıma.. Görmez, duymazdan geliyor..
Niye Sayın Bakanım?.
Korktuğunuz bir şey mi var, 28.5 milyonluk hesabın açığa çıkmasından?.
Neyse..
Turgay Demirel saklayınca, "Parayı siz verdiniz, Sayın Genel Müdür, kimlere dağıtıldığını merak etmiyor musunuz" diye muhatap değiştirdik..
Sayın Akgül sfenks değilmiş meğer.. Sorumuzu tepkisiz bırakmadı.
Beni mahkemeye verdi..
Savcımız, basın özgürlüğü tarihine geçecek bir gerekçe ile davayı reddetti. Akgül dostumuz bıkmadı. 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde itiraz etti.
..Ve bu mahkeme de davayı reddetti. Ve bu karar dün bana ulaştı..
Yani..
Türkiye'de hâkimler var.. Bu hâkimler, Türk halkının 28.5 milyon lirasının, kimlere, ne zaman, hangi makbuzlarla dağıtıldığını sorma hakkımın olduğuna karar verdiler.
Ben de sormaya devam edeceğim..
İnat sadece, benim 28.5 milyonumu kendi keyiflerince ve benden gizleyerek dağıtanlarda olacak değil ya..