Lütfi Arıboğan çeyrek asırlık dostum.. Hele yöneticilik dönemine kefil olacak kadar tanırım. Fevkalade aklı başında, fevkalade dengeli ve ölçülüdür..
Ona yönelik fanatik ithamlar, yapanlara zarar verir, Lütfi'ye değil.
Mehmet Ali Aydınlar, federasyon başkanı olduğunda, bana ekranlarda görünmeye fazla meraklı gibi gelmişti.. Onu tanıyan, seven ve inanan biri olarak, Lütfi'yi aradım..
"Başkanı uyar.. Federasyon Başkanlığı makamının bir saygınlığı vardır. Her yere, her şeye atlamasın.. İnsanları görevlendirsin. Görevliler muhatap olsunlar" dedim..
Lütfi bunları başkana nakletti mi bilemem ama, sonunda kendisi Aydınlar'a benzemeye başladı..
En olmadık reyting programlarına bağlanıp, laflarını her türlü edebilecek insanlara muhatap olma riskini göze alıyorlar, ikisi de..
Başı, Mehmet Ali Aydınlar çekiyor tabii..
Ben bir insan hakkında bu kadar yanıldığımı hatırlamıyorum..
"Türk futbol kulüpleri böyle başkanlar seçmeyi başarabilirse, sorunlar çözülür" diyordum.
Federasyon Başkanı olduğunda, zil takıp oynamadığım kaldı.. Ama bugün müthiş bir hayal kırıklığı içindeyim.
İşi gücü yokmuş gibi gece yarıları televizyon başına oturup, alakasız programlara bağlanıyor, laf ebelerine, demagoglara, reyting avcılarına yem olma pahasına ekranda sesini duyurup, ertesi gün gazetelere geçme yolları arıyor..
Türkiye Futbol Federasyonu'nun başında bugün eyyamcı bir popülist var, sanki!..
Her gün, esen rüzgara karar değiştiriyor. Yarın ne yapacağı bilinmiyor. Çözüm yerine erteleme ile vakit kazanma peşinde..
Ve de en kötüsü.. Her oltaya atlıyor..
Ona işgal ettiği makamın ağırlığını birilerinin hatırlatması gerek..