O zaman internet falan, bilim kurgu filmlerinde bile yok.. Bilgiye, hele görsel bilgiye ulaşmak hem zor, hem pahalı..
Babam ilk Tarih Atlası'nı alıp eve getirdiğinde, ağbimle ben, oyuncak tren sahibi olmuş gibi sevinmiştik..
İlkokul öğrencisiyiz.. Günlerce elimizden düşmedi o Atlas.. Sonra oyunlarımız başladı.. Bir haritayı açıyor, bir yer seçiyorduk kafamızdan.. Sonra öteki buluyordu..
Benim en sevdiğim harita Osmanlı İmparatorluğu'nun en geniş sınırlarını gösterendi.. Afrika'nın, Asya'nın ve Avrupa'nın birleştiği bir imparatorluk.. Bir ucundan öbürüne gitmek, hele o devirde, aylar yıllar sürerdi herhalde..
Afrika'da Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Somali.. Yani en güzel, en zengin Afrika.. Asya'da Arabistan, Yemen, Umman, Suriye, Irak, Ürdün, Emirlikler, İran'ın büyük bölümü.. Kafkaslar.. Nasıl gurur duyardım..
Şimdi bu Osmanlı üzerinde kurulan devletlere bugün bakın.. Mısır gibi bir turizm cenneti, Libya, Irak, Emirlikler gibi, petrol zenginliklerine.. Hem petrolü, hem de her yıl banka gibi para basan hac seferlerine sahip Arabistan'a.. Osmanlı'yı geçin.. Petrol zengini İran'a, zamanın dünya ticaret yolları üzerindeki Britanya İmparatorluğu'ndan kalan Afganistan'a.. Gene İmparatorluk tacirlerinin zengin ettiği Pakistan'a.. Malezya, Endonezya'ya..
Karşınızda televizyon, elinizde gazeteler var. Artık her yerden, her şeyden haberdarsınız..
Bu ülkelerin hangisinde yaşamak istersiniz bugün, Türkiye'yi bırakıp?..
Bir, tek bir örnek verin.. Özellikle de kadınsanız.. Hani günümüzde kadına vahşetle çalkalanan Türkiye'yi bırakıp, bu Osmanlı ve Britanya İmparatorluklarından kalan hangi İslam ülkesinde yaşamayı seçerdiniz?..
Türkiye'yi, öteki İslam ülkelerinden, petrol zenginleri İran, Irak, Emirlikler, Libya'dan, turizm cenneti Mısır'dan, petrol ve hac zengini Suudi Arabistan'dan, ötekilerden, hepsinden farklı kılan ne?..
Osmanlı'dan ve Büyük Britanya'dan ayrılan öteki İslam ülkeleriyle aramızdaki bu müthiş farkın sebebi ne?.
***
Hafta içinde, İstanbul'un iki ucundaki iki kültür yuvasındaydım.. Biri Bebek sırtlarında yükselen dünyanın en güzel kampüsü Boğaziçi.. Öteki, Havaalanının karşısında Ataköy'de.. İstanbul'daki yığınla, ama yığınla üniversiteden ikisi.. Pırıl pırıl gençlerle birlikte, başka pırıl pırıl gençleri dinledik..
Boğaziçi'nde, halen Londra'da eğitimini sürdüren
Lara Melda.. Geçen yıl dinlemiştim ilk ve bayılmış, yazmıştım.. Lara artık usta.. Bir Beethoven, bir Debussy, bir Rahmaninof çaldı.. Mest..
Ayni gece Evin, iki genç yetenek daha sundu bize.. Çellist
Dorukhan Doruk ve Arpist
Merve Kocabeyler..
Saint-Saens'in Kuğu'sunda salonu alıp götürdüler.. Gözlerimi kapadım.. Kuğu'nun, mavi göklerden süzülüşünü ve durgun, sakin göle konuşunu seyrettim resmen, notalarda..
Biste çaldıkları Gershwin ve Summer time, salonu bitirdi..
Kültür Üniversitesi'nde
Mesut İktu Hocam müthiş sanat gecelerini, müthiş bir idealizm içinde sürdürüyor.. Kültür öğrencileri, henüz Boğaziçililer gibi salonu doldurmuyorlar.. Ama Evin bugünler için 15 yıldır savaş veriyor. İktu Hocam da sabırlı olmalı..
Atilla Aldemir kemanı çalmıyor.. Oynuyor.. Kemanla oynuyor.. Son yıllarda dinlediğim en çarpıcı, en etkileyici keman..
Cana Gürmen'in piyanosu eşliğinde harikalar yarattı..
Tartini'nin Şeytan Trilleri (Titreşim, ürperti) ancak şeytanın çalabileceği zor bir parça.. Dedim ya Atilla oynadı.. Grieg'in Keman ve piyano için sonatının hele üçüncü bölümünde, alla romanzada romantizmin doruklarına ulaştık..
Sarasate'nin çiganını artık varın tahmin edin..
***
Suna Kan ve
İdil Biret'le başlayan, bugün dünyayı dolaşan,
Fazıl Say, Gülsin Onay, Gürer Aykal ve daha onlarcası ile devam eden müthiş Türk sanatçılarının arasına yenilerinin de katıldığını katılacağını gösteren harika iki gece, İstanbul'un iki ucunda, arka arkaya..
Osmanlı ve Britanya İmparatorluklarından geri kalan topraklarda kurulan tüm İslam çoğunluklu devletlerin neden sadece birinde, bu müthiş gelişmişlik, bu kültür zenginliği, bu ekonomik ve sosyal yapı ve dünün "Hasta Devleti"nden doğup, bugün dünya liderleri arasında oluş var?.
Ötekiler, hem de nasıl sapır sapır dökülürken, sadece birisi, dimdik.. Sadece biri önder.. Sadece biri geleceğe, her alanda pırlanta gençleriyle, umutla, şevkle, heyecanla bakıyor?.
Tüm batının İslam dünyasına örnek gösterdiği ülke.. Türkiye..
Neden?..
***
Kültür Üniversitesi salonunda ben sahneye bakarken, sahnenin kenarındaki büstüyle gençlere "Çakmak çakmak" bakan biri vardı..
En büyük düşmanı, Büyük Britanya İmparatorluğu Başbakanı Lloyd George'un, Türkler önündeki yenilgisini izah edebilmek için parlamentosuna söylediklerini tarihe yazdıran adam..
"Arkadaşlar, yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dahi yüzyılımızda Türk Milleti'ne nasip oldu. Mustafa Kemâl'in dehasına karşı elden ne gelirdi."
Genç Türkiye Cumhuriyeti'ni, dünyadaki tüm İslam ülkelerine örnek, tüm İslam ülkelerine lider yapan mucizeyi yaratan deha...
Sadece savaşta değil, barışta ve sosyal devrimlerde de deha olan, gene savaşta yendiği Yunan Başbakanı Venizelos tarafından Nobel Barış Ödülüne aday gösterilen muhteşem lider..
Atatürk!..
Farkın adı Atatürk.. Tüm İslam devletleri, tarih boyu her türlü zenginlikleri içinde bir Atatürk'e sahip olamadıkları için, bugün "Arap Baharı" denen umuda bel bağlıyorlar.. Türkiye gibi olma umuduna..
Teşekkürler Atam!.. Bana böyle bir ülke bıraktığın için teşekkürler!..