Yani ille bir katliam mı bekliyoruz?.
İstanbul servis cinayetinden vazgeçtik.. Sabahtan akşama, akşamdan sabaha yol kenarlarında bedava yatıyor, İstanbul ana caddelerini, ara sokaklarını babalarının malı gibi işgal ediyorlar ve günde dört saat çalışıp, trafiği katlederek, eşek yükü ile para kazanıyorlar..
Günde dört saatle servet getiren başka iş kolu var mı, dünyada?.
Yok. Çünkü böyle bir servis rezaleti dünyada yok..
Belediye'nin gıkı çıkmıyor.. O yollara bir çiçekçi tezgâh açsın.. Bir seyyar satıcı bohça sersin, yer yerinden oynar.. Bir minibüs içinde köfte satın.. Başınıza bombalar yağar.. Ama bu yüzlerce, binlerce servis minibüsü, deprem acil şeritleri dahil her yolu, kaldırımı günde 20 saat işgal ederler, Ana Kent Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve ekiplerinden bir tekinin gözüne batmaz.. Yazar sorarız.. Tek satır cevap vermezler..
Efendim UKAME diye ne işe yaradığını kimsenin bilmediği bir komisyon varmış.. Vardır.. "Bir işi çözmek istemiyorsan, komisyona havale et" der Fransızlar.. Öyle vardırlar..
Ben servisleri de geçtim.. Okul servisleri yahu.. Canlarımız, ciğerlerimiz çocuklarımızı kimlere emanet ettiğimizin farkında mıyız?.
Valilik sahip değil.. Belediye sahip değil.. Tamam.. Peki bu çocukların okullarının yöneticileri.. Okul Müdürleri, okul aile birlikleri ne işe yararlar?..
Deli gibi araba kullanan, hiç bir kural tanımayan bu servislere çocuklarınızı nasıl emanet ediyorsunuz?.
Bu servislere bir nöbetçi öğretmen, bir veli temsilcisi bindirmek çok mu zor?..
Perşembe gecesi Kültür Üniversitesi'ndeki konser için yola çıktım, saat 18.30'lar..
Emniyet şeritleri servislere tahsis edilmiş sanırsınız.. En çok da Altur ve Gürsel.. Bu iki markayı ezberledim artık. Nerde tepem atsa, attıran dört servisten ikisi Altur, birisi Gürsel..
"Canları cehenneme" diyeceğim.. Diyemiyorum.. İçinde göz bebeklerimiz var.. Daha ilkokuldan itibaren bu servislerin içinde, kurallara isyan ederek, kural tanımayarak "Devlet, mevlet yok" öğretisi alıyorlar, her Allah'ın günü, sabah akşam iki defa.. Alsınlar.. Ondan da geçtim.. Milli Eğitim Müdürü, okulunun müdürü, annesi, babası, velisi ilgilenmiyorsa, bana ne?..
Ama mesele sadece devleti ve kurallarını tanımamakla bitmiyor.
Çocukların hayatı tehlikede.. Çünkü bu okul servislerinin çoğunu "Hayvan" gibi sürüyorlar.. Emniyet şeridine dalıyor, gaza basıyorlar.. İlerde hasbel kader tehlike, yani trafik ekibi işareti alırlarsa bu defa ayni hızla sola yaslanıp, normal şeride girme hamlesi yapıyorlar.. Dolu şeride hızla giremezlerse yakalanacaklar.. Basıyor yanındaki arabanın üzerine.. Kaza an meselesi.. Giriyor, ite kaka.. Orda kalsa..
Hayır.. Bu defa bir rallicilik başlıyor.. On metre gitmeden yeniden şerit değiştiriyor.. Sonra bir daha.. Bir daha..
O servisle her sabah gidip gelen çocuk, hasbel kader hayatta kalsa, ruh sağlığı sağlam kalır mı, bir düşünün?..
Ertesi gün, akşam üzeri eve geliyorum. Alkent, Tepecik Yolu üzerinde. Bu yol İstanbul'un en çok kaza olan yerlerinden biri.. Çünkü yan yollardan ok gibi fırlar millet. Ana caddede giden de "Yol benim" havasında sürer, hadi kafa kafaya çarpışma.. Bu yüzden benim arabanın saatte 30 kilometreden hızlı gitmesi yasaktır, biri üstümüze çıkarsa, en azından hayatta kalalım, diye..
34 FC 2376 plakalı Okul Servisi, hem de Okul Servisi kavşakta, bomba gibi düştü önümüze.. Yavaş gitmesek ölümcül kaza kesindi..
Öyle kullanıyor bu servis sürücüleri arabaları..
Çünkü denetleyen yok. Çünkü çocukların sahibi yok. Ana babaları dahil.. Cenazede ağlamayı bilirler sadece, tabuta sarılıp Vicdanları sızlamaz "Ben evladıma sahip olamadım" diye..
Okulların bu servis işini nasıl ihale ettikleri konusunda bana söylenenleri bilseniz.. Tabii müdürlerin de umurunda değil o zaman..
Ya Trafik.. Güldürmeyin beni..
Şimdi anında bana cevap verirler. Hem de yazılı..
"Falan filan tarihli yazınız incelenmiş.. Falan filan plakalı arabanın sürücüsüne uyarı mektubu gönderilmiştir.."
Ben ayni zamanda Fahri Trafik Müfettişi olduğum için, eskiden yazım üzerine ceza keser, makbuzun kopyasını da bana yollarlardı. Şimdi "Uyarı" yazıyorlarmış. Devleti bir de posta masrafına sokuyoruz yani.. Boş verin.. Uyarı muyarı zahmetine girmesin kimse..
Bu servisler, trafik ekibinin canlısını adam yerine koymuyor, yazınıza mı bakacak?.
Bu arada.. Servis şirketleri, yöneticileri de beni aramaya kalkmasın. Ben yaşadıklarımı biliyorum. Palavraya karnım tok..
Varsa diyeceğiniz, yazın, yollayın..
Hiç değilse "Okul Servisleri"ni adam etmek için, tek bir kişi harekete geçecek mi?.
Onu da göreceğiz..
Abarttığımı iddia eden herkesi bir akşam üzeri davet ederim. Buyursun. Benim bulacağım gizli plakalı araçla, ana arterlere, oto yollara çıkalım, görsünler, gözleriyle, cinayeti..