Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Ankara'nın içine ettiler..

Yargı'nın kararı ikinci kez tokat gibi geldi, ama anlayana..
İlk defasında anlamadılar.. Bu defa da anlamayacaklar.. Çünkü yargı tokadı yanlış vuruyor.. Yanlış vurunca da, Melih Gökçek nam zat, yüksek yargı ile dalgasını geçiyor, kıs kıs gülerek..
Sevgili dostum, benden çok daha Ankaralı Yavuz Donat da, Gökçek'in yanında durur gibi oluyor..
Melih Gökçek, Ankara halkının paraları ile kim bilir kimleri zengin ederek Başkenti köstebek yuvasına döndürdü.
Atatürk'ün başkenti Ankara + işareti şeklinde iki ana arter üzerine kuruluydu. Cebeci-Bahçelievler hattı.. Çankaya-Dışkapı hattı..
Bu ikinci hattın, Kızılay'dan, Kavaklıdere'ye kadar olan bölümünün adı Atatürk Bulvarı'dır..
İki yanında sıralanan büyük bahçeler içindeki sefaret binalarıyla bu Bulvar, dünyanın en güzel yürüyüş yollarından biriydi..
Kızılay-Beşevler hattında da yürürdük ama, paramız olmadığı zaman.. Ya da kız arkadaşımızın evi oralardaysa ve Kolej'den çıkıp yürüyorsa, biz de peşinden..
Oysa, Kızılay-Kuğulu Park parkuru, Bağdat Caddesi gibiydi.. İnsanlar yürümek için dökülürlerdi Atatürk Bulvarı'na.. Kaç kere yürüdüğümü hatırlamıyorum.. Önceleri Atatürk'e kızardım, en güzel yerleri sefaretlere vermiş diye.. Sonra anladım, nasıl akıllı bir karar olduğunu.. İtalyanların Farnese Sarayı'nı bedava Fransızlara verdikleri gibi, elçilik yapsın ama korusunlar diye, Atatürk de o muhteşem bulvarın iki yanının beton yığınlarına dönüşmeden, yeşiller ve çiçekler arasında kalmasının en sağlam yolunun bu olduğunu daha o yıllarda düşünmüştü.
Dünya zevkiydi, Bulvar'da promenad..
Melih Gökçek işte o Bulvar'ı bitirdi, köstebek yuvalarıyla..
Bir Belediye Başkanı düşünün ki, kent yollarının yürüyenlere ait olduğunun farkında değil.. Kent caddelerini otoban sanıyor.. Arabalar beklemeden, hızla gitsin diye, yürümeyi imkansız kılan düzenlemeler yapıyor..
Ankara'yı tanıyamıyorum artık.. Resmen piç edilmiş yolları ile Ankara'yı tanıyamıyorum..
Zengine, arabalıya hizmet için, bir başkentin, bir metropolün göbeğinde böyle yürümeyi imkânsızlaştıran, kaldırımları yok eden oyuklar, tüneller, nerde gördünüz?.
Londra'da yüzlerce metre yürürsünüz Oxford Caddesinde.. Regent'te.. Trafik şeritleri daracık, kaldırımları geniştir. Hiçbir şey yolunuzu kesmez.. Los Angeles'te Sun Set Strip, 25 kilometre yürünür, gücünüz yeterse.. Kazım Baba ile parti parti yürüdük bilirim.. New York'ta, Paris'te kaptırdınız mı ana caddeye, bulvara kendinizi, şehri malınız sanırsınız..
Melih Gökçek, Ankara'nın içini otobanlarla doldurma uğruna, "Yürüme"yi öldürdü..
Mahkeme, 2010 yılında Akay Kavşağı için açılan davada, Kavşak aleyhine karar verdi.. Ama ortada kalan bir karar..
"Kapatın" dedi.. İmkânı var mı?. Kentin en önemli kavşağını kapamak ne demek?. Ünlü Kadı Karakuş'un hükümleri akla geliyor.. Akay Kavşağı kapanırsa, bir yerden bir yere gidemez olursunuz Ankara'da.. Gökçek bıyık altından güldü. Kıyamet koptu. Mahkeme "Kapatma kamu yararına aykırıdır" demek zorunda kaldı. Gökçek bir daha bıyık altından güldü..
Ders alınmamış, bu defa Kuğulu Kavşağı hakkında "Kapatma" kararı verildi.. Yahu o kavşağı kapattın mı ne olur düşünmez mi, bu kararı alan yargıçlar..
Tamam..
Kararlar "Tokat!."
Kararlar Melih Gökçek'e "Bu kent babanın ve otomobillilerin malı değil, halkın" demek ama, uygulama imkânı varsa.. Uygulatırsan.. Geri almak zorunda kalırsan değil..
Geçen yıl öyle oldu.. Yavuz "Bu yıl da öyle olacak" diyor.. Melih Gökçek nam zat, zevkten dört köşe, yüce yargıyı kendi kararı ile bir kere daha köşeye sıkıştırdığı için..
Uygulaması imkansız kararın geri alınacağını ve bir "Zafer" daha kazanacağını biliyor..
Oysa şöyle çıksaydı Yargı'nın Akay ve Kuğulu Kavşağı kararları..
"Akay ve Kuğulu kavşakları eski hallerine dönüştürülecek ve bu kavşakların yapımı ve eski haline döndürülmesi için yapılan ve yapılacak bütün harcamalar, bu kararı alanlardan tahsil edilecektir.."
O zaman görürdüm ben Melih Gökçek nam zatın halini.. Bıyık altından mı gülerdi, yoksa ömür boyu ödeyemeyeceği borcun altından, kelepçelenip hapse girmeden nasıl kurtulacağının hesabını kara kara düşünmeye mi dalardı?.

***

70'li yılların başında Ekrem Barlas, kavşak hayallerine dalmış, Kızılay Meydanı'na devasa bir çukur açmıştı.. Ankara halkı öfkeden deliye dönmüştü..
Vedat Dalokay "Çukuru kapatacağım" sloganıyla seçimlere girdi ve rakiplerini darmadağın etti. Kazandı. Çukuru doldurdu.. Kavşakları, oyarak, yürümeyi yok ederek köstebek yuvalarına çevirme yerine yüzeyde kalarak "Göbek" düzenlemeleriyle çözümledi..
Ne var ki, göbek düzenlemesi kolay, ucuz.. Belediye araç ve imkânlarıyla yapılır.. Oysa kavşak oyukları yaptın mı, müteahhitlere milyarlar dağıtma fırsatı eline geçer..
Yaya da yürümeyiversin efendim.. Ne olacak?..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA