Bu yazımın doğrudan muhatabı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay dostum. Kendisine bir "Açık mektup" olarak da kabul edebilir..
Bodrum dünya çapında bir cazibe merkezine dönüşebilir..
Bunun için gereken her şey var yarım adada..
Güneş, kum.. Nemsiz harika iklim.. Muhteşem manzaralar.. Harika koylar.. Olağanüstü doğal plajlar.. Benzersiz yeşil vadiler..
Adım başı tarih.. Adım başı kültür.. Bırakın bir hafta on günü.. Bütün yazı orda geçirseniz, Bodrum bitmez.. Öylesine cömert davranmış Tanrı Bodrum'a..
Ama onun verdiği ile kalmışız..
Verilenin yanına kul yapısı güzellikler eklemeyi geçin, mevcudu değerlendirmeyi, kullanmayı bilememişiz..
Dünya "St. Tropez" diyor.. Gittim gördüm.. Dünya "Mikonos" diyor.. Gittim gördüm..
İkisini bir araya getirseniz, Bodrum Yarımadası'nın yarısı, onda biri etmez.. Öyle..
Ama Fransızlar bir uzun kumsalı, Yunanlılar bir kaya parçasını "Cazibe merkezi" yapıp, pazarlamayı başarmışlar..
Biz Bodrum için ne yaptık peki?.
Bu ülkede turizm, devlet politikası olarak ele alınmalı.. Bu bacasız sanayinin farkına varan tek politik liderimiz Turgut Özal oldu. Bugün ne varsa ona borçluyuz..
Sonra.. Sonra yok..
Sevgili Ertuğrul Günay,
Bodrum özel bir yer.. Özel bir yasa gerek..
Bir defa yerel yönetim düzen altına alınmalı..
Yani Bodrum Yarımadası tek elden yönetilmeli. Bugünkü minik belediyeler kalsın. Ama yarımadaya bir "Anakent" statüsü verilmeli ki, işler aksamasız yürüsün.
Bugün Bodrum'da iki türlü yol var.
Karayolları'nın elinde olanlar harika..
Belediyelere ait olanlar felaket. Çünkü minik belediyelerin adam gibi yol yapma gücü yok. Yapsa, bakacak aracı yok zaten.. Üstelik, ne bileyim, Bodrum'dan Turgut Reis'e giderken 40 belediyeden geçiyorsunuz. Yolun sahipleri 40'a bölünmüş. Biri yapıyor, öteki yapamıyor, bakamıyor. Rezillik..
Yalıkavak girişindeki o muhteşem manzara içindeki çöplük kalıntıları orda duruyor. Bir belediye getirip kendi çöplerini, ötekinin sınırına döküyor.. Herkes kendi başının derdinde.. Bütünü düşünen yok. Mümkün de değil zaten..
Otellere, kafelere, restoran ve eğlence yerlerine muamele her belediyeye göre değişik.. Jandarma ayrı, polis ayrı muamele yapıyor..
Ayni tarihte, biri Gümüşlük, biri Turgut Reis'te iki klasik müzik festivali.. Koordinasyon yok. Olsa mevsime yayılırlar, birbirlerine rakip olacaklarına..
Yarımada, dinlence yeri.. Ama dinlence yeri para kazanmaz.. Parayı, paralı turisti getiren eğlencedir.. Eloğlunun "Round the clock" dediği 24 saat eğlence..
Avuç içi kadar Mikonos sorunu çözmüş. Adada sinek sesi duymadan uyuyacağınız bölgeler var. Çılgın disko müziğini, sabah ondan, ertesi sabah güneş doğana kadar çalan plaj kulüpleri de.. Dinlence bölgeleri ayrılmış. Buralara olan mesafelere göre, müzik izni verilmiş..
Biri akşam altıya kadar çalıyor.. Daha ötedeki gece yarısına dek. En uzak köşedeki ise, sabaha kadar bangır bangır..
Günün hangi saati canınız isterse, uyku da mümkün.. 135 desibel tepinmek de.. Kaya parçasını cazibe merkezi yapan bu..
Peki ya Bodrum?..
Boğaziçi yasalarıyla Bodrum yönetilir mi?. Yönetmeye kalkarsan, eğlence arayan turist gelir mi?.
Peki, hangi bölgenin ne olacağına kim karar verecek.. Koordinasyonu, organizasyonu kim sağlayacak..
Özel yetkili Anakent Belediyesi.. Başka çözüm mümkün mü?:
Şimdi bu dediklerim "Yasa" gerektirir. Bu yasayı kim hazırlayıp Meclis'e sunacak?.
Turizm Bakanı..
Seçimden sonra göreve devam ederek güven tazeleyen Günay, Bodrum Özel Yasası için kolları hemen sıvarsa, atla deve değil, Meclis açılır açılmaz oylanır. Özel yasalı, ana kentli Bodrum da, gelecek yaza, bu sezon kapanışından itibaren hazırlanmaya başlar..
Ondan sonra sıra gelir, duyurma atağına.. THY örneğinden yola çıkılarak, büyük düşünülmüş, büyük planlanmış programlarla, Bodrum dünya zenginlerini St. Tropez'den önce çekmeye başlar!..
Yazmak ne kadar kolay değil mi?.
İnanın yapmak da ayni derecede kolay. Yeter ki, biri inansın.. Yeter ki, biri "Başlıyoruz" desin..