Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, kürsüde konuşuyor.. "Çözüm Meclis'tedir.."
Sonra..
İçlerinde BDP'lilerin olmadığı Meclis'in AKP, CHP ve MHP'li üyeleri bir ortak bildiri yayınlıyor..
"TBMM'nin manevi varlığının ayrılmaz parçası olan bütün şehit askerlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve büyük Türk milletine başsağlığı diliyoruz. Hiçbir güç Türkiye Devleti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü sarsamayacaktır. Milletimizin birliğine, ülkemizin bütünlüğüne ve devletimizin tekliğine karşı girişilen siyasi ve silahlı saldırılar neticesiz kalmaya mahkûmdur."
Sonra..
Meclis tatile giriyor.. Daha cenazeler kalkmadan.. Daha BDP'liler Meclis'e gelip yemin etmeden..
Çözüm Meclis'te.. Meclis tatilde..
Ama ben gene de "Tatil" kararını alkışlıyorum..
Neden?..
Yayınladıkları bu hamasi bildirinin çözüme on paralık faydası olmadığını tüm millet biliyor.. 30 yıldır, 30 bin kez bu edebiyatı dinledik.. Ne oldu?.. 30 bin genç ölü..
..Ve de etrafta bu işin biteceğinden umutlu tek kişi yok.. Ölümler devam edecek . . Bildirilerde..
Peki "Tatil" kararı niye hayırlı?..
Çünkü, kendilerinin bile inanmadığı bu bildiriye imza atanlar , hiç değilse, her salı kendi guruplarında toplanıp, kendi şakşakçıları önünde coşarak "Öteki"lere sövmeyecekler, milleti daha da germeyecekler..
Haber televizyonlarının mal bulmuş magribi gibi naklen yayınladıkları, o "Meclis'ten bölücü yayınlar" bir süre duracak ve kafa dinleyeceğiz hiç değilse..
"Hiçbir güç Türkiye Devleti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü sarsamayacaktır!." Ne cafcaflı cümle değil mi?.
Peki araştırın bakalım.. Bunu yazanların, altına imza atanların bir tekinin evladı var mı, 30 yıldır devam eden ve onbinlerce gencin hayatına mal olan savaşta ölen?.
Birinin evine ateş düşmüş mü?. Birinin evinde analar ağlamış mı?.
Başkasının acısına caf caf ne kadar kolay?.
Çık salla.. Yaz imzala..
Yeni şehitler.. Yeni ölüler..
Çık gene salla.. Gene imzala..
Nasılsa senden kimse yok oralarda.. Gidenler hep, fakir fıkaranın evlatları.. Şair geçen yüzyılda söylemiş işin iç yüzünü.. Değişen bir şey yok..
"Neler yapmadık bu vatan için..
Kimimiz öldük..
Kimimiz nutuk söyledik.."
Onlar ölür, sen nutuk söylersin, biter gider..
Yeni ölümlere kadar!..

***
Bir de medya.. Yangına körükle giden medya.. Hepsi kendi kafasına göre bir "Öteki" bulmuş, giydiriyor..
Birine göre, 13 şehidin olduğu gece Kürtçe şarkı söyleyen sanatçı, hain. Terörist.. Ötekine göre, o şarkıcıyı protesto edenler faşist..
Neden?..
Bu ülkede Kürtle, Kürtçe ile PKK'yı özdeşleştiren insanlar az mı?. Bunlar kendi kafalarından mı yarattılar bu inancı?. Gökten vahiy mi indi?..
Bu ülkenin liderleri, siyasal liderleri, sosyal liderleri, medya liderleri yaymadık mı bu fikirleri.. Beyinlere sokmadık mı?.
"Kürtçe serbest" demekle, iş bir günde biter mi?. Yasalarda serbest kalmakla, kafalarda serbest kalmak eş zamanlı olabilir mi?.
Yanlış ekilenlerin biçilmesi için sabra, zamana ve anlayışa ihtiyaç yok mu?.
Sanatçımız o günün hassasiyetini bilip özenli olsaydı keşke.. Olmadı.. Kızalım mı?. Kızmayalım tabii..
Ama protesto edenlere de kızmayalım.. Onlar da öyle şartlandılar çünkü, yıllardır.
Gücü olan anlayışlı olmak zorunda, herkese ve her tarafa karşı anlayışlı.. Çözüm orda çünkü..
Bu anlayışı gösterenlerin sayısı arttıkça, "Ötekileştirme" azalınca, bitince çözüme ulaşacağız çünkü..
Bu ülkede "Öteki" yok.. "Biz" varız.. Bunu düşünen, inanan, anlayan, sindiren, hazmedenlerin sayısı arttıkça çözüme yaklaşacağız..
Çoğunluk olunca da çözmüş olacağız!..
Öteki yok..
Onlar da biziz.. Anlayış göstereceğiz.. Birine, bir tarafa değil. Hepsine, her tarafa..
Anlayış, özen ve sabır.. Çözüm orda.. Nutukta değil!..