Oturup yazı yazmak ne kadar zorlaşıyor bugünlerde.. Yazacak çok şey var.. Fazlasıyla var.. Ama insanın içinde yazma arzusu kalmazsa, bilgisayarın başına oturmak o kadar zor ki.. Oturdun.. Hadi yaz bakalım.. Yazdın.. Okutmalısın.. İçindeki bütün kırıklık, kırgınlık, isteksizliğe rağmen yazmalısın. Hem de her zamankinden iyi yazmalısın.. Çünkü, sen nasıl yazmak istemiyorsan, okur da, okumak istemiyor..
Dün öğleden sonra ve akşam bütün gün evdeydim. Seyahat dolayısıyla gazeteler birikmiş. İçimden açıp okumak gelmiyor.. Oysa günümün en güzel saatleridir, öğleden sonraları.. Yemekten sonra eve gelir, kahvemi içer, salondaki divana uzanır, yanı başımda duran günlük gazete dağını devirmeye başlarım.. Okumak en büyük keyfimdir çünkü..
İş olsun, torba dolsun diye elden geçiriyorum gazeteleri.. Karşımda televizyon açık. Haber kanalı.. Ama sesi kısık. Önemli bir şey olursa, "Son dakika" falan diye bildiriyorlar nasılsa. Onun ötesini dinlemeye tahammülüm yok..
Neden?..
Nereye baksam kirli de ondan..
Gazeteler başından sonuna kirli haberlerle dolu.. Sporun hali de rezaletleştikten sonra, "Arka sayfaların da tadı kalmadı" derken, esas kıyamet koptu..
13 şehit.. Askeri açıklamaya göre, saldırganlardan da yedi ölü var.. Bu, bu ülkenin 20 ocağında yangın demek.. Evlat acısı demek.. Yıllardır onbinlerce ölüye mal olan yangın, yeniden alevlendi demek..
Bu gene umutsuzluk demek..
Bir yığın hamasi laf arasında, dikkati çeken bir cümle var.. BDP Meclis Gurubu Başkanı Selahattin Demirtaş "Siyasetin çözüm bulmaması, siyasetin cesaretsizliğinin bedelini bugün gençler ödüyorlar. Çok acı bir durumdur. Bütün bu olup bitenlerden, Türkiye'de siyaset kanallarının çözüm üretmek yerine, siyaset kanallarını tıkayarak, siyaset kanallarını çözümsüzlüğe iterek, çözümsüzlük politikalarını üreten siyasetçiler sorumludur" diyor.
Ayrım yapmadan, kendileri de dahil, tüm siyasetçileri sorumlu tutuyor.
Haksız mı?.
Asker yıllarca üzerine düşeni yaptı, savaştı, ama savaşırken "Sorunu askerle çözmek mümkün değil. Sosyal, ekonomik ve siyasal önlemlerle, Kandil'in beslenmesinin önüne geçilmedikçe, nihai çözüme ulaşılmaz" dedi, en büyük ağızlardan..
Hani?..
13 şehit haberinin üzerine iktidar kanadından, 30 yıldır duyduğumuz klişe laflar geldi. İktidarlar değişiyor. Klişeler değişmiyor. "Kan yerde kalmayacak. Bu işi bitireceğiz.."
Biliyorlar ki, milletin karnı bu laflara tok. Ama gene de ediyorlar.. Bu ülkede askerlik çağında oğlu olan her aile kabuslar, dehşetler içinde yaşarken, bu klişeler, kimseyi tatmin etmiyor tabii..
Ana muhalefet lideri "İktidar derhal programını açıklamalı" diyor.. Yahu, elini, dilini bağlayan mı var?. Bekleyip, yapılanı, ya da yapılmayanı eleştireceğine, ülkene, insanına sahiplensene.. Sen kendi önerilerini, çözümlerini Meclis'e getirsene..
"Bu ortamda Meclis tatile girmez. Oturup el ele çözüm arayalım" desene..
MHP, yangına körükle gidiyor.. Gidiyor da, onun çözüm önerisi ne?.. MHP lideri, kürsüye çıkıp "Ben olsam şöyle çözerdim" dedi de, ben mi duymadım?.
İktidarlar çözemiyor. Muhalefetler çözüm öneremiyor..
Gençler, onlarla, yüzlerle, binler, on binlerle ölmeye devam ediyorlar..
Ne zamana kadar?..