Eğer bu ülkenin İçişleri Bakanı olsaydım, Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek'e derhal işten el çektirmiştim..
İbret-i alem için..
Bir daha bu ülkede belli makamlara gelenlerin bu kadar sorumsuz olma haklarının bulunmadığını, bana şu veya bu şekilde bağlı çalışan herkese göstermek için..
Daha "Türkiye sorumsuzlar ülkesi olmaktan kurtulmalı" yazımın üzerinden 24 saat geçmeden Melih Gökçek'i, Ana Habere canlı bağlandığı yayında izledim ve öfkeden deliye döndüm..
Ankara, hızla bastıran bir yağmurla ani bir sel olayı yaşamış. Sel suları, başkenti köstebek yuvasına çeviren Melih Gökçek'in alt geçitlerinden birini basmış.. Allahtan rahat saat.. Geçitte yoğun trafik yok, fazla araba yok. Sel bir faciaya dönüşmeden atlatılmış.
Ana haber sunucusu genç kız olayı anlatıyor.. Ana Haber'e bağlanan Melih Gökçek, genç kızı giderek artan dozda azarladıkça azarlıyor..
Genç kız en insancıl soruları soruyor..
"Orada ölebilirdik.."
"Ölürseniz ölürsünüz. Böyle felaketlerde yapacak bir şey yok.. Ankara tarihinde olmayan bir yağmur bastırdı. Böyle şeyler 40-50 yılda bir olur. 40-50 yılda bir olacak şey için önlem alınmaz.
Gereksiz masraf.."
"Tamam da, yarın da ayni şiddette yağmur yağacakmış.."
"Belediyeciliği bilmeyen konuşmasın. Yağarsa yağar.. Japonya gibi teknoloji devi tsunamiye birşey yapabildi mi?."
Böyle değil tabii.. Özeti, anlamı bu konuşmanın..
Melih Gökçek'in hem de nasıl yalan söylediğini bir kaç saniye sonra anlıyoruz..
Meteoroloji uzmanı "Ankara'ya böyle yağmurlar, çok yağar.. Yarın da yağacak" diyor..
Yani, ortada anormal bir şey yok. İkincisi, yağmur haberli, hatta 24 saat önceden haberli geliyor.. Suların tehlike yaratacağı yerler belli.. Gökçek'in köstebek yuvaları.. O oyuk kavşağın içinde o an 100 araba olsa mesela ne olacak?. Gökçek buna yanıt vermeli..
"Allahın yazgısı.. Ölürler.."
Bu mudur?. Belediye Başkanlığı bu mudur?.
"Yağmur ihbarı alındığında geçitler trafiğe kapatılır.. İçerde kalan olursa, balık adam ve kurtarıcı ekipleri, geçit içinde ve başında hazır bulundurulur.."
Ne bileyim ben.. Daha kırk şey söyler, "Sorumlu" Başkan..
Şehirlerin yayalar, şehirlerin yürümek için olduğunu unutup, Ankara'yı iki adımda bir açtığı oyuklarla yürünmez hale getiren, "Bu kent sadece arabası olanlar içindir" diyen Melih Gökçek'in, arabanın içindekiler de umurunda değilmiş meğer..
Ankara, Başkana değil, Allaha emanetmiş meğer!..
Doğal afetlere karşı, Melih Gökçek aciz.. Belediyeciliği bilmeyenler de utanmadan ona soru soruyorlar..
Can pazarında soru sormak için uzman olmak gerek. Kafaya bakar mısınız?.
Ben o genç kızın yerinde olsam, Gökçek'i mahkemeye verirdim. Aşağılama ve hakaret suçundan..
Bay Gökçek?..
"Tsunami" dediniz hiç sıkılmadan.. Tsunami dalgası, Ankara sel dalgasından kaç milyon, tekrar edeyim kaç milyon kere büyüktü biliyor musunuz?. Gücü kaç bin atom bombasına eşitti?..
Ona rağmen tsunaminin ardından kaç "Sorumlu" Japon görevinden istifa etti biliyor musunuz?.
Japonya sanayi devi değil sadece, "Sorumlular Ülkesi" Bayım.. Sorumluluk deyince, dünyaya örnek olacak ülke..
Harakiri niye Japon töresi, Bay Gökçek?.
Çünkü, adam başarısızlığı onursuzluk olarak görür.. Öyledir sorumluluk duyusu..