Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Aspendos'ta "Ruhsuz" açılış!..

18. Aspendos Opera ve Bale Festivali'nin açılışına büyük bir heyecanla gittim, müthiş bir hayal kırıklığıyla döndüm..
Açılış Carmen'le yapılıyordu.. En sevdiğim Opera'dır. Kaç kez izlediğimi hatırlamıyorum. Harikadır. Üvertüründen başlayarak harikadır.. Carmen'in şarkıları.. Korolar.. O unutulmaz bar sahnesi..
Habenera ve Toreador şarkısı.. Operayı hiç bilmeyenlerin bile her çalışında milli marş gibi mırıldandığı o harika aryasıyla, başından sonuna müthiştir Carmen..
Bu yüzden o dünyadaki ilk temsilindeki fiyaskoyu hiç anlayamamışımdır. Islık, kıyamet, rezalet olmuş, zavallı Bizet de, operasının nasıl efsane olacağını görmeden, kahrından ölmüştü..
"Nasıl olabilir" diyordum. Şimdi demiyorum. Herhalde bizim Aspendos'taki gibi bir temsildi.. Başından sonuna her şeyi yanlış..
Oysa bir İtalyan Sahneye koyucu, bir konuk Don Jose, bir konuk Carmen'le ben neler bekliyordum, neler..
Size söyleyeyim mi?.
Bu ülkede, en az on daha iyi Carmen, en az 10 daha iyi Don Jose çıkar. Çıktı da.. Neler, neler izledim, yıllarca Ankara ve İstanbul'da..
Dördüncü perdede, zaten başından beri pek çıkmayan sesi iyice kısılan bir tenor, ne sesi, ne fiziği, ne de danslarıyla Carmen olmaktan kilometrelerce uzak bir soprano ve de çağ dışı kalmış bir Opera yorumu.. Şarkı sırası gelen ortaya yürüyor, gözlerini orkestra şefine dikiyor ve ona bakarak söylüyor.. Bu kaldı mı günümüzde.. Bu kaldı mı?.
Yahu, Yekta Kara'nın bugüne getirdiği yorumu, daha dün sinemada üç boyutlu izlediğimiz o rüya gibi Covent Garden Carmen'ini izlemesek, çağdaşın ne olduğunu bilmesek yutacağız..
De Tomasi, hiç bir şey katamamış Carmen'e.. Tek, ikili sahneler uyku ilacı gibi.. Tamam.. Peki, o efsane kalabalık sahneler?. Açılışta, sigara fabrikasının önündeki zevksizlik ve ruhsuzluk ne?.
Meyhane sahnesini bu kadar öldürmek için uğraşmak gerekir, onu da başarmış İtalyan.. Dünyanın en güzel opera korolarından birini, dağ sahnesini bir felakete çevirdiği gibi..
"Şişman kadın ölür, opera biter" der, dalga geçenler.. Resmen o şakayı bekler olduk, biz sabırlılar..
Kültür Bakanı'nın açılışa geleceğini tahmin etmiyordum. Festival kitabına, yakışıklı yazısını yazmış, yakışıklı resmini bastırmış ya, yeter.. Belediye Başkanı Mustafa Akaydın Hocam aldırış bile etmezken, Savunma Bakanı Vecdi Gönül geldi, Antalya Valisiyle.. Onlar da ancak iki perde tahammül edebildiler..
Dekor felaketti. "Tasarım" diyor ama, Behçet Malikler hiç mimari okumamış.
Ben de okumadım, ama genel kültürüm, "Mimar/ Architect" lafının "Arch" yani, "Kemer"den geldiğini bilmeme yeter. Mimari, "Kemer" yapmakla doğmuştur. Kemer'in sırrı, ruhu, onun yıkılmadan, üzerindeki ağırlığı çekerek binlerce yıl ayakta kalmasını sağlayan şey "Kilit Taşı" dır.. Aspendos, kemerlerle dolu. Dekor tasarımcısı, çevreye uysun diye, elle çizerek, sütunlar ve kemerler yapmış. Ama çizdiği o yığınla kemerde bir tek kilit taşı yok.. İlkokul çocuğu gibi çizmiş. Gerisini anlayın..
Kostümler, daha da felaket.. Yahu bu kadar renksiz, bu kadar pastel, bu kadar ışıksız İspanya, çiganlar nerde görülmüş?. Ayşegül Alev nerden çıkarmış, zil, şal ve gül diyarındaki bu ölgünlüğü..
Yani bunu seyreden, İspanya seyahat planlarını iptal eder.. Hele bir Toreador kostümü var ki, köy bakkalına verin giymez.. O kadar zevksiz.. Hadi, bu sokak elbisesi dedik, ikinci perdede.. Son perdede arena kılığı var.. Yahu bir resmini de mi görmedin matadorun.. Böyle bir zevksizlik nasıl olabilir?.
Tam 4.5 saat akıllara seza bir ızdırap çektik.. 4.5 saat, Carmen'i de yerlerden topladık.. Sözlük anlamında.. Sahnede Don Jose Carmen'in attığı gülü, Carmen, toreadorun şapkasını tutamadı.
Sahnede fırlatılan her şey yere düşünce, orkestradan da uyanlar çıktı. Şef, sopasını, kemancı yayını yere düşürdü, iyi mi?.
Bakın, sezarın hakkı sezara.. Eğer sahne olmasaydı, sadece Attilio Tomasello yönetimindeki orkestrayı dinleseydik, gecemiz harika olurdu inanın..
İstanbul'da orkestra çukurlu sahne kalmadığı için artık dinleyemez olduğumuz orkestra gerçekten olağanüstüydü.. Hele Elif Yurdakul (Flüt) ve Ecesu Sertesen'in (Klarnet) sololarına doyamadık.
Tüm üflemeliler müthişti, aslında.. Operayı başından sonuna götüren davulcu Mehmet Çığ Turgay da çok çok iyiydi..
O müthiş koro ve o müthiş bale ise, sahneye koyucunun ruhsuzluğuna kurban gittiler.
Carmen'e yazık oldu!..


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA