Bugün dükkân kapalı olmalıydı aslında.. İzmir yolundaydım çünkü.. Ege Üniversitesi'ne.. Bir gün için.. Sonra International Tribune'de bir başlık dikkatimi çekti.. "Darwin, sandalyeleri araştırsaydı.."
Bu ne demek oluyordu şimdi.. Bir göz attım. İlginç. Ünal'a verdim.. Tasarımcı ya o da.. "Bak bakalım" dedim..
Ünal, elinde bir yazıyla çıkageldi..
"Çok ilginçti" dedi. Yazıyı almış, içine kendini de katmış.. Olmuş bu yazı..
"Tamam" dedim.. "İzmir'e giderken köşe kapanmaz.. Bugünlük Darwin'e emanet!.."
İşte Ünal'ın derlemesi..
***
Amerikalı endüstriyel tasarımcı ve araştırmacısı
Jonathan Olivares yeni kitabı "A Taxomony of Office Chair/ Ofis Koltuğunun Sınıflandırılması" kitabında evrim teorisyeni, doğa bilimcisi
Charles Darwin'nin ünlü çalışması
"Türlerin Kökeni"yle paralellikler yakalayarak evrim teorisinin sadece canlı organizmalarda değil cansız organizmalar için de geçerli olduğunu koltuk özelinden giderek tüm endüstriyel ürünlerde de görülebileceğini anlatıyor.
"Doğal seçim" için Darwin ne demişti hatırlayalım..
"Evrimsel mekanizma çok acımasızdır. Dış çevreye uyum konusunda daha elverişli özelliklere sahip organizmaların, bu elverişli özelliklere sahip olmayan diğerlerine göre yaşama ve üreme şanslarının daha yüksek olması ve bunun sonucu olarak genlerini yeni kuşaklara aktarabilmeleri yoluyla işler.
Yani
güçlü olan değil çevreye uyum gösterebilen yaşar.."
Yazar Olivares rastgele Darwin'den yola çıkmamış tabii. Ünlü doğa bilimcisinin pek fazla bilinmeyen ilk denebilecek bir katkısı da mobilya tasarımı tarihine var. Darwin Üstad 1840'da İngiltere'de ailesine ait kır evinin salonundaki tahta koltuğun ayaklarına, yatak odasından söktüğü tekerlekli döküm somya ayaklarını monte ederek, ilk "Hareketli ofis koltuğunu" icat etmiş. Bugünün bilgisayar diliyle kopyala yapıştır yoluyla bir nevi "tasarım korsanlığı" yapmış da diyebiliriz.
Ofis koltuğunun evrimi dünya politikalarının monarşiden demokrasiye geçişine paralel seyir göstermiş. Başlarda Frederick Winslow Taylor'ın (1911) "bilimsel yönetim" teorisine paralel olarak koltuklar "Statü sembolü" halindeydiler. Rütbeye göre makam koltuğu süsleniyordu. Her dilde benzerine rastladığımız "koltuk sevdası" bu albeniliye kavuşma aşkından geliyor olsa gerek. İnanmayacaksınız belki ama bu "Herkes haddini bilsin" durumu ta ki Amerikalı üretici Herman Miller 1994'te, özelikle bilgisayar kullanıcıları için tek biçim, tek renk ve üç ebatta geliştirdiği Aeron sandalyesini yaygın kullanıma sürene kadar devam etti.
O günden sonra mabatların rütbesi değil ebadı seçti koltuğunu.
Jonathan Olivares'in, eski Yunanca Taxis (Düzenleme) ve Nomia (Metod) sözcüklerinden ürettiği Taxonomy'nin hedefi, özellikle ofis sandalyelerini analiz etmek değil, bir endüstriyel üretimin evrimini, tıpkı hayvan ya da bitki bilimcinin doğadaki evrimi izlediği tarafsız bilimsellikle takip etmek..
Sonunda bütün tasarım objelerinin şu sınıflardan en az birine, ama ideal olarak hepsine girmesi gerektiği kararına varmış..
a) Herkesin gözüne, hatta kullanmasalar dahi kolay, tanınır, anlaşılır gelmek..
b) Yapısal ve işlevsel anlamda yapılabilirliklerine üreticiyi ikna edebilmek,
c) İçinde bulundukları zamanı, sosyal, ekonomik, kültürel değişimleriyle yansıtmak..
Bugün, hele bu bilgisayar ve playstationler çağında milyonlarca insan her gün saatlerce oturuyor. Oturdukları şey, artık onların sağlıkları ve kendilerini iyi hissetmeleri açısından önemli.. Bel ağrısı çekenler bunu iyi bilirler.
Darwin'in yatak tekerleklerini sandalyesine eklediği günden beri ofis sandalyeleri evrim geçiriyor. Bir yanda maliyet var. Satışı doğrudan etkiliyor. Öte yanda, oturanın vücuduna uygunluğu sağlayan ergonomik, ama maliyeti arttıran kalite unsurları.. Daha sonra hızla gelişen sigorta sistemlerinin yarattığı kazaya, omurga hastalıklarına sebep olma ve tazminat baskıları..
Olivares tüm bunları bol fotoğraf ve bol analizlerle o kadar güzel anlatmış ki, bundan sonra bir daha onlara "Alt tarafı sandalye işte" diye bakmanız mümkün değil..
Arkasında Darwin'le başlayan müthiş bir evrim var!.