Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Yaşamın gerçek şifreleri..

Yaşar Üniversitesi'nde gençler, üniversite giriş sınavlarındaki şifre skandalı hakkında görüşlerimi sordular.. Bu konuda neden yazmadığım sitemini de ekleyerek..
Anlattım.
"Çünkü sınava şu veya bu şekilde hile karışmış olması değildir sorun.. Asıl sorun, bu sınavların kendisi.. Yıllardan beri insanların hayatlarının en güzel çağlarını kapkara yapan, lise eğitim sistemini on paralık eden giriş sınavlarının kendisidir sorun..
Üniversite ile başladı, geriye doğru hızla ilerledi. Liseye, ortaokula, ilkokula, hatta anaokuluna sınavla öğrenci alınır oldu.. Çocukların, gençlerin yaşamı, gelecekleri, kaderleri, beş harfe kilitlendi. A, B. C. D. E.. Milli Eğitim'in verdiği derslerin, bu eğitim sonucu hak edilen diplomaların on paralık kıymeti harbiyesi kalmadı. Her mahallede, dershane adlı, gençlik hapishaneleri türedi.
Her mahallede dershane milyarderleri türedi.. Çocuklar, gençler, okuldan çıkar çıkmaz, cumartesi pazar dahil bu dershanelere koşmak zorunda kaldılar.. Kafa dinlemek, eğlenmek, arkadaşlarıyla birlikte olmak için vakitleri kalmadı. Zengin aileler çocuklarını en pahalı dershanelere yolladılar. Fakirler, çocuklarına dershane parası bulmak için varlarını yoklarını satmak, açlığı göze almak zorunda kaldılar. Bu ülkede herkes, ama herkes bu rezil sistemin değişmesi gerektiğini söyledi. Kaç muhalefet vaat etti, kaç iktidar söz verdi.. Sonuç.. Tıss.. Yaşamayan çocuklar.. Yaşamayan gençler.. Yaşama hakları ellerinden alınan, nerdeyse ruh hastası yapılan kuşaklar.. Şimdi bu sınavların kendisi, yaşamın en büyük hatasıyken, hemen her sınavın ardından çıkan hile, hurda laflarına takılmak, bunlar yüzünden gerçeği gözden kaçırmak, aslında oyuna gelmek değil midir?. Gençler, şifre skandalını protesto ediyorlar.. Asıl protesto etmeleri, sınav sisteminin kendisi olmalıyken.."

***

Dün gazetelere baktınız.. Listeler açıklandı.. İyi kötü anketleri de doğru değerlendirirseniz, son baharda açılacak yeni Meclis'te kimlerin olacağı, yüzde 90 belli..
O zaman biz 12 Haziran'da niye sandık başına gideceğiz?.. Seçimi biz mi yapmış olacağız?. Yoksa bizim aklımız ermez diye, bizim adımıza bu listeleri yapan beş on kişinin tercihlerine onay mı vereceğiz sadece?..
O zaman, bu nasıl demokrasi oluyor, bir demokrat arkadaşım söyler mi?.
Anayasa değişirken, bas bas bağıran bir kaç kişiden biriydim..
"Bu ülkenin Anayasa'dan önce değişmesi gereken yasaları var" diye.. En başta seçim yasası..
Seçimlerin gerçek demokrasi yolunu açması için, aday listelerini, kapalı kapılar arkasına kapanan parti liderlerinin değil, o parti yerel teşkilatlarının kendi içlerinde yaptıkları ön seçimle, halkın belirlemesi, sıralamayı halkın yapması gerekir.. Hani nerde?.
Madem demokrasi.. Madem halkın oyu.. Madem milletin vekili seçimi.. O zaman bu baraj ne?. Yüzde onun altında oy aldın mı yoksun.. Yüzde 9.99 demek, Meclis'e 50 milletvekili gönderecek oy demek.. Oysa mevcut sistemle bu oylar çöpe.. Bu yüzden bir parti, seçime parti olarak değil, bağımsız adaylarla giriyor.. En az 50 milletvekili çıkarabilecekken, gurup kuracak 20'ye razı.. Bu mu, demokrasi?. Yani, halkın halk tarafından idaresi bu mu?.
Şimdi bu ülkeye öncelikle Anayasa mı gerek, Seçim Yasası mı?.
Aylarca anayasa tartıştık, seçimi akla bile getirmeyip. Anayasa değişti, demokrat mı olduk, şimdi?.
Güldürmeyin beni..
Gerçek yaşam şifrelerinin farkına varıp onları tartışmaya başlayana dek, bu oyun böyle sürüp gidecektir.. Ben, bugüne dek yaptığım gibi mümkün olduğunca alet olmamaya gayret edeceğim..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA