İki harika gün geçirdim İzmir'de.. İki harika gün.. Bu mevsimdir İzmir benim için.. Açıkta oturabilirsin.. Yaz sıcaktan, kış soğuktan içeri kaparken insanı, baharların tadına doyulmaz İzmir'de.. Dünya güzeli Kordon'un tadına doyulmaz..
Hele dostlarla bir arada olunca.. Nebil, Sunay, ben.. Ağbimler, Ünallar ve Muzolar.. "Lar" eki, eşler için, feministler kızmasın.. Dilimiz böyle alışmış.. Yoksa hele İzmir'in kızlarına, saygımız, sevgimiz, aşkımız sonsuz.. Onların yerini kimseler alamaz..
Almadı da..
Kordon doyulmazdı ama, en unutulmaz saatleri Yaşar Üniversitesi'nde geçirdik, gençlerin arasında.. Hem de sınav zamanı gitmişiz, olacak en kötü günler.. Ama gene de etrafımızdaydılar..
Sunay da nasıl formda, nasıl günündeydi.. Bin defa dinlediğim o "Sonsuza kadar" aşkını anlatırken, beni bile ağlattı.. İlk kez dinleyen öğrencileri düşünün..
Dumlupınar denizaltısında batan teğmenle, Gelibolulu genç kızın aşk öyküsü..
Nebil "Ömer Faruk Sorak bu yaşanmış öyküyü film yapmak için kolları sıvadı" dedi.. Yapar Ömer Faruk..
Ve de Türk sinemasının en güzel filmlerinden biri ortaya çıkar..
Her zaman olduğu gibi, özel hazırlıksız, plansız, programsız çıktık gençlerin karşısına..
Onlar sordu, biz yanıtladık. Hoş bir sohbet oldu. Baktık Sunay müthiş.. Sözü mümkün olduğunca ona bıraktık, Nebil'le..
Ben bir soru üzerine demokrasiyi anlattım, fazla uzatmadan..
Günümüzde herkes demokrat ya..
"Tuzağa düşmeyin gençler" dedim.. "Demokratım" diyen herkese kanmayın..
Anlattım..
Demokrasinin temel ilkesi, insan haklarına kayıtsız, şartsız uymaktır.. Günümüzden örnek verdim..
Yargıtay'ın aldığı karara göre, "Ergenekon değil, Ergenekon olduğu iddia edilenlerin yargılandığı bir dava var. Sanıkların hemen tümü tutuklu..
Diyelim 100 kişiler ve bu yüz kişiden doksan dokuzu, yüzde 99 mahkûm olacak. Sadece 1 kişinin yüzde 1 beraat etme ihtimali var..
Beraat etme ihtimali yüzde 1 olan o bir tek insanı, haksız yere içerde tutmuş olmamak için, mahkûm olması nerdeyse kesin 99 kişinin tutuksuz yargılanmasını içinize sindirebiliyorsanız, demokratsınız demektir. Demokrat masum olanın bir tek gün dahi haksız yere içerde kalmasını önlemek için savaşan adamdır.. 'Muhtemel suçluları topladık' diye zil takıp oynayan değil.."
Anlattım..
Demokrat ifade özgürlüğüne her koşulda saygılı adamdır. Kendisi ile ayni fikirde olanları alabildiğine konuşturup, aksi fikri savunanları faşist ilan edenler değil. Karşı fikirdekiler üzerinde mahalle baskısı kuran ve susturmaya çalışanlar, demokrat maskeli gerçek faşistlerdir.
Anlattım..
Ortada tek bir mahkeme kararı yokken, savcıların ispatla görevli oldukları iddialarını gerçek kabul edip, sanıkları mahkûm ilan edenler, bu tür yorumlar yapanların demokratlıklarına sakın kanmayın.
Demokrasinin temelinde, insan haklarının en kutsalı, masumiyet karinesi yatar. Suçu kanıtlanana kadar herkes masumdur. Masum insanı davası devam ederken suçlu ilan etmek, mahkemeyi etkilemek değilse, nedir?. Bunu yapanlar nasıl demokrat olabilirler?..
Faşizm, yargısız infaz değilse, nedir, peki?.
Salondan yükselen alkışa baktım.. Sahnede tam arkamda duran dev Atatürk resmine baktım..
Bir kere daha "Bu ülkenin bugünü de, yarını da pırıl pırıl" dedim..
Toplantıdan sonra etrafımızı saran gençlerle yürüyoruz..
"Hıncal Ağbi" dedi, bir delikanlı, "Ne kadar iyimsersiniz.. Biz sizin kadar umutlu değiliz" dedi..
"Çünkü ben, her fırsatta üniversitelere gidiyor, gençlerle bir arada oluyorum.. Yeni yetişen kuşakları görüyor tanıyorum.. Bu ülkeyi harika ellere teslim edeceğimizi biliyorum" dedim..