Cemal Reşit Rey konser salonuna geldim. Kapıdan davetiyemi aldım, her zaman girdiğim kapıya yürüdüm. Genelde bana hep ayni yerleri ayırırlar, yerimi bilirim. Tam kapıdan girerken, elimdeki davetiyeye baktım, ne olur ne olmaz diye.. İyi ki bakmışım.. Değişik.. Bir defa bu defa numaralar tek. Kapıda duraladım. Orada salon görevlisi bir genç kız.. Duraladığımı görünce "Yardımcı olayım" dedi.
"Tek numaralar öbür tarafta galiba" dedim. Kapının önü sahneye paralel koridor, yürüyüp o tarafa geçebilirim. Dışardan dolaşmama gerek yok. Genç kız fevkalade nazik "Ben yardımcı olayım efendim" dedi. Elimdeki davetiyeyi aldı ki, azar sesini duyduk..
Adamın biri, genç kıza bağırıyor.
"Sıra bende.."
"Efendim" demeye yeltendi kız..
Adam daha sert bağırdı genç kıza.. Elindeki biletleri suratına çarpar gibi uzatarak..
"Sıra bende.."
Kız şaşkın.. Ben davetiyeyi geri aldım.. "Üzülmeyin hanımefendi. Beyfendiye yardım edin, ben beklerim" dedim.. Beyfendi (!) bir daha gürledi..
"Sıra bende.."
Başka tek laf etmiyor. Aslında kıza değil, bana da değil, tüm salona bağırıyor.. Gösteri yapıyor..
"Ben Hıncal Uluç'u takmam.."
Bu şovu yapmak için de hiç ama hiç kusuru olmayan bir genç kızı herkesin içinde ısrarla azarlıyor..
Böylelerini iyi bilirim. Aslında evlerinde, işlerinde ezik tiplerdir.. Sesleri böyle yerlerde çıkar. Ezikliklerini atmak için. Ama korkaktırlar da..
Çünkü, ortada eğer azarlanması gereken biri varsa, o genç kız değil, benim.. Sırayı alan ben..
Yüreği olsa, kızı değil beni azarlar.. "Hıncal Bey, sıramı alamazsınz" der..
Kaldı ki, ortada ne sıra var, ne de kızın, yer göstermek gibi bir teşrifatçılık görevi. CRR gayet iyi düzenlenmiş. Okuma yazması olan, yerini şıp diye bulur. Bulamazsa, ya da ayni yerde başkası oturuyorsa, işte o zaman görevlilerden yardım isteyebilir..
Ben kapıdan salona girerken, kapı bomboştu. Ne önümde birisi vardı, ne arkamda.. Genç kızla konuştuk. Elimdeki davetiyeyi alırken hâlâ kimse yok. Tam kız bana "Buyrun" derken, beş adım önümüzdeki bu adam geri döndü. İçeri girmiş, on adım yürümüşken geri döndü. Okuma yazması yok herhalde.
Harfleri ve numaraları okuyamamış, bulamamış ki, geri döndü.. Ve genç kıza bağırdı. Tekrar tekrar bağırdı..
"Sıra bende.."
Genç kız dedim ya, fevkalade kibar.. Nazik.. "Buyrun efendim" dedi. Adam etrafta bir yığın insana el sallayarak "Ben burdayım, gördünüz mü" havaları atarak yerine oturdu.. Oturur oturmaz da kalktı, salonun içinde bir tur atıp, şovunu tamamladı..
Yeri mi?.
Tam da geri döndüğü köşe başındaki koridor kenarı.. Harfler de pabuç gibi, numaralar da.. Görmemiş olmaması, bulamaması mümkün değil..
Niye geri döndü, niye, kızı ısrarla bağıra çağıra azarladı, niye varsa suç bana söylenmesi, efelenmesi gerekirken, tamamen suçsuz, işi de o olmayan bir genç kızı nerdeyse tüm salona duyurarak, göstererek utandırdı?.
Şov yapmak için..
Yaptı da..
Peki o genç kızın kırılan kalbi ne oldu?.
Bu yazı tamir edebilir mi?. Sanmam. Kırılan kalbin tamiri zordur..
Eğitimine yardımcı olabilmek için çalışmak zorunda olan bir genç kızı, böylesine küçük düşüren o "Beyfendi" o gece ne kadar mutlu uyumuştur kim bilir.
Bu yazıyı okursa uykusu kaçar mı?. Onu da sanmam.. Ezik doğmuşların, kendi kendilerini tatminleri esastır. Başkalarına verdikleri üzüntüyü hatırlamazlar bile..