HİÇ mütevazi falan değilim.. Türkiye'nin gelmiş geçmiş en başarılı dergisini ben çıkardım.. Erkekçe.. "Bütün resimleri basılmaya, bütün yazıları okunmaya layıktır" lafını gururla en başına koyarak.
Öyleydi çünkü..
Bu derginin yaratıcısı olarak, ilk defa bir kapağı kıskandım.
Elle kapağını.. Tarkan'la bir İsveçli mankenin fotoğraflarını kıskandım.
Tarkan'ın cesaretine alkış. Fotoğrafları çekene alkış. Düşünene, hazırlayana alkış..
Güldal'a (Kızıldemir) da alkış.. Gelişimci dostumun yazısı da enfes..
İsveçli manken Tarkan'ın kıllarına bayılmış..
Bilirim. Kuzey kızlarını bilirim.
1983'te Helsinki'de bir gece Cüneyt Ağbiyle disko kuyruğuna girmiştik. Önümüzde bir genç çift öpüşüyordu. Kızın yüzü bana dönüktü. Bir ara gözlerini açtı, beni gördü. Sevgilisini bıraktı.. Yanıma geldi.. "Göğsünüzü biraz okşayabilir miyim" dedi. Yaz gecesi.. Kısa kollu gömleğin üst düğmelerinin bir kaçı açık. Göğsümde de, birkaç kıl var.. Gerçekten bir kaç. Saymak bile mümkün, öyle az.. "Biz Kuzey kızları kıla hasretiz de" dedi..
Ben oğlana bakıyorum. Bizde cinayet sebebi bir durum var. Ne diyeyim ki kıza..
Oğlan anladı.. "İzin verin okşasın" diye lafa girdi.. Cüneyt Ağbi yerlere yatıyor, kız başladı okşamaya göğsümü..
Tarkan'ın kıllarına laf edenler, bence kıskanıyor..
Erkekler Tarkan'ı.. Kızlar İsveçli mankeni.