Salı gecesi, Kırmızı Çizgi'de "Komplo teorisi" dedim.. Kendi düşüncelerimin adına "Komplo" dedim.. Dilerim öyle kalır.. Eğer dediklerim doğruysa, bu ülkede futbol bitmiş demektir çünkü..
Bir hafta evvel "Fenerbahçe'yi yenmeyi düşünen, hakemi de yenmeli" demiştim.
Geçen hafta buna Beşiktaş da eklendi..
Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın rakipleri, hakemlere mağlup oldular.
Bu maçı yöneten hakemler, Fenerbahçe ve Beşiktaş forması giymiş gibiydiler, ama giyenlerden daha tehlikeliydiler.
Karşında rakip formayı giymiş birini görürsen, önlem alırsın. Ama oradaki, tarafsızlık formasına bürünmüşse, seni kandırır, daha kolay vurur.
Bu iki maçın hakemi aynen öyle yaptılar..
Yıllardır hep söylerim.. "İyi hakem, akıllı hakem, yaptıkları değil, yapmadıkları ile taraf tutar.
Çünkü yaptığı yanlışı savunması mümkün değildir.
Ama çalmadığı düdük, göstermediği kart için 'Efendim görmemiş' yorumu kolayca yapılır. Hakem sıyırır."
Volkan'a hem de kırmızıya dönüşen ikinci sarı kartı o kadar hızlı, adeta bekler gibi çıkaran hakemin Guti'nin kendisine, Hilbert'in yan hakeme yaptıklarına kart çıkarmayışı "Görmediği" içindir. Hilbert futbolun yeni kasabı. Haince fauller yapıyor ve üstelik taktik fauller yapıyor. Yani hem akın kesmek için kasti, hem de sakatlayacak kadar sert ve tehlikeli yerlere.
Nerden bakarsan sarı. Hilbert en az dört sarı kart görmeliydi. Kartsız..
Volkan, 44'te dışarı, Bursa 10 kişi.. Aurelio'nun arka arkaya taktik faulleri uyarı bile almıyor.
Fener'de Emre dokunulmaz oynamaya devam ediyor. İlk goldeki faul resmen icat.
İcat olduğu şurdan belli..
Ayni pozisyonda, hem de bu defa iki kişinin uzattığı ayakların arasında kalan Emenike'de karar devam..
Çünkü düdük, penaltı demek.. Olur mu?.
Galatasaray liderin 16 puan gerisinde kaldı. Artık onu hakemler de kurtaramaz.
Bu yüzden üçüncü büyük himaye görmüyor artık..
Galatasaray maçlarında artık reyting yok..
Fener ve Beşiktaş da Galatasaray'ın durumuna düşerse.. Onların da reytingi kalmazsa.. Ligin marka değeri kalır mı?.
Kaç Lig TV abonesi iptal, kaç kutu iade edilir?. Maç arasına, öncesine, sonrasına, o bitmez tükenmez reklamlar alınabilir mi?. Bu lig üzerine kurulu TV, yayınına devam edebilir mi?.
Bu yayınlar darbe yerse, naklen yayın ihalelerinde yüzlerce milyon dolarlara çıkılır mı?. Yayın üç otuz paraya giderse, kulüplere en büyük maddi desteği sağlayan TV gelirleri paylaşımından o büyük paralar ödenebilir mi?.
Beşiktaş ve Fener'in de, Galatasaray'ın durumuna düşmesi, ne federasyonun, ne yayıncı kuruluşun, ne de hatta bu hakemlerle maç kaybeden rakip takımların hoşuna gider, işin acısı.. Ligin marka değeri, ligin üç büyüklerinden mümkün olduğunca fazlasının sonuna kadar mücadele etmesine bağlı.
Endüstriyel futbol dediğimiz şey işte bu..
Sonuç değil, para önemli.. Para da Üç Büyüklerde.. O zaman hakemler üç büyükleri korumalı ki, futbol marka değerini yitirmesin.
Lig TV yorumcularının maçları, Fener, Beşiktaş TV'leri üslubunda anlatmalarının, kraldan fazla kralcı olmalarının sebebi de bu..
Ama benim artık midem bulanıyor..
Evdeki maç seanslarını bitirmeyi, Lig TV aboneliğini iptal etmeyi açıkça düşünmeye başladım.
Sonu başından belli maçlar, hakemlerin neyi yapıp neyi yapamayacaklarını önceden bilmek beni kusacak hale getiriyor.
Bir Anadolu Kulübü Başkanı olsam, takımımı sahadan çekerdim, her şeyi göze alıp.. Şimdi yapabileceğim tek şey, televizyonun fişini çekmek..
Az kaldı..