VALLAHİ "Koşun.. Koşun" dememe de gerek yok.. Hem de bayram tatilinin tam ortasında, yani "Tiyatro seyircisi" denen kitlenin nerdeyse yarısından fazlası İstanbul'u terketmişken Cevahir sahnesinde boş yer yoktu..
Gazeteler yazmıyor, TV'ler söz etmiyor, ama güzellikler saklanamıyor. Millet birbirine haber veriyor olmalı.. Harika..
Bayram günü akşam üzeri, Ertekin'de boş boş otururken birden aklıma esti. "Hadi tiyatroya" dedim.. İpadı açtım. İstanbul Devlet Tiyatrosuna girdim. Oyunları karıştırdım.. Hem sahne yakın, hem oyun ilginç geldi.. "Buldum" dedim bizimkilere.. Telefon.. Yer ayırttık, yola düştük..
Cevahir Sahnesi'nde Temiz Ev diye bir oyun.. Ne yazarın adını duydum, ne oyuncular hakkında bir fikrim var, ne de sahneye koyanları tanıyorum.. Nasıl seçtim?.
Konu dikkatimi çekti.. Temizlik yapmayı sevmeyen kadın, bir hizmetçi tutuyor, yabancı.. Ama onun da bir kusuru var O da temizlik yapmaktan nefret ediyor. Kadının bir ablası var. O da tam tersleri.. Temizlik hastası.. Zevk alıyor, temizlik yapmaktan.. Böyle bir tanıdığım var, evlerine konuk gittiğimde, arkamdan tuttuğum kapı tokmaklarını sildiğini bildiğim. Gözümün önüne geldi. "Tamam, bu" dedim..
İyi ki de demişim..
Dünya şirini bir oyun çıktı karşımıza.. Ama bizi vuran, oyun değil, oyuncular oldu.. Kadın oyuncular.. Müthiş, ama gerçekten müthiş oynuyorlardı, dördü de..
Hizmetçiyi oynayan genç Neslihan Arslan'a daha başlangıç sahnesinde, oyunu açan, tek kelimesini anlamadığım Portekizce tiradında (Brezilyalı hizmetçi, kendi dilinde konuşuyor) ayağa kalkıp alkışlamak istedim.. Neslihan'da bir vücut dili var, her şeyi anlatıyor.. Yüzünü, hele gözlerini öyle bir kullanıyor ki, tek kelime etmezken bile rol çalıyor. Sahnenin öte ucunda yan yana iki kişi konuşurken, bu yanda sessizce dinleyen Neslihan'a kayıyor gözleriniz.. Öyle..
Ama öteki üç kadın da olağanüstü oynuyorlar.. Doktorda Simay Tuna, ablasında Sema Çeyrekbaş, evin erkeğini, doktorun kocası cerrahı ameliyat masasında aşka düşüren ve yuvayı yıkan kanser hastası kadında Gülseren Gürtunca, unutulmaz kompozisyonlar çiziyorlar. Ben bu müthiş dört kadın arasındaki tek erkeği oynamak istemezdim. Ama Levent Güner de, bu zoru başarmış..
Oyunun çifte yönetmeni var. Kubilay Karslıoğlu ve Atilla Şendil, hoş mizansenler yaratmışlar. Hele o Alaska sahnelerine bayıldım.. Sertel Çetiner'in iki evi birleştiren modern ve minimalist stilize dekoru da hoş.
Temiz Ev, kasım programında yok artık..
Aralık programını bilgisayardan takip edin ve sakın kaçırmayın, derim..
http://www.devtiyatro.gov.tr/web/bolgeler/istanbul.html