(Bu yazı aslında dün yayınlanacaktı. İki gün sürecek NATO zirvesi başlarken.. Yarım sayfa reklam gelince bilgisayarda kalmış. Zirve bugün bitiyor ama yazı her zaman geçerli. Yıllarca NATO'nun başkenti Brüksel'de Anadolu Ajansı temsilciliği, yani nerdeyse NATO Muhabirliği yapan deneyimli gazeteci Sıtkı Uluç'a sözü bırakmak istedim bu vesileyle.. Söyledikleri çok önemli çünkü..)

Brüksel'deki NATO Konseyi toplantısında, bir AB Dışişleri Bakanı, 'Türkiye'yi çok önemli bir partner olarak görüyoruz" deyince, Türk Bakan Ahmet Davutoğlu, "Biz burada partner değiliz, NATO'nun sahibi biziz" yanıtını vermiş...
Taksim'deki canlı bomba, eylem mesajını, Danimarka lisanslı Roj TV'den almış...
Türk Dışişleri'nin değerli isimlerinden Hüseyin Diriöz, bir süre önce NATO Genel Sekreteryası'na "asistan" olarak atandı.
İki günlük NATO Zirvesi bugün Portekiz'de başlıyor.
Bundan önceki zirve, geçen yıl, İttifak'ın 60. Yıldönümü çerçevesinde, Strasbourg-Kehl kentlerinde yapılmıştı. Otuz yıl boyunca NATO koridorlarında koşturmuş bir Türk gazeteci olarak, o zirveyi de izlemiştim. Ve tüm deneyimlerime rağmen, meslek hayatımın şokunu yaşamıştım.
Özetliyorum:
Zirvenin gündeminde, yeni NATO Genel Sekreteri'nin belirlenmesi yoktu çünkü Türkiye ile uzlaşma sağlanamamıştı. Danimarka'da kötü yönetimi yüzünden Başbakanlık koltuğunu terk eden Rasmussen adaydı ama Ankara buna yeşil ışık yakmıyordu çünkü Roj TV'yi besleyen, barındıran; terörizme karşı mücadelede duyarsız olan; Türk Başbakan Erdoğan ile ciddi gerilimler yaşamış; üstelik bir de "karikatür krizi" nedeniyle İslam dünyasından tepki almış bir kişinin NATO Genel Sekreteri olması sakıncalı görülüyordu.
Genel Sekreter seçimi zirve gündemine alınmamıştı ama Alman Başbakan Merkel ve Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy, Strasbourg'a adım atar atmaz açıklama yaptılar:
"Rasmussen, NATO Genel Sekreteri olacaktır. Zirveden bu karar çıkacak."
Zirvede Türkiye'yi temsil eden Cumhurbaşkanı Gül ve beraberindeki, o zaman henüz Bakan olmamış Davutoğlu suskun kalırken, Türkiye'den, Başbakan Erdoğan'dan müthiş bir tepki geldi. Erdoğan, Kasımpaşalı dobralığıyla, Rasmussen'in Genel Sekreter olamayacağını haykırdı ve bunu o kadar iradeli ifadelerle yaptı ki ben, Ankara'da böyle bir başbakan olduğu için gurur duydum.
Görecektiniz! Merkel ve Sarkozy'nin yüzlerinin nasıl mosmor olduğunu görecektiniz !
Batı Avrupa haber ajansları önce bocaladılar, sonra, "Türkler haklı. Onların onayı olmadan bu karar verilemezdi, bu açıklamalar yapılamazdı" dediler, Alman ve Fransız liderleri yerin dibine batırmaya başladılar.
"NATO'nun sahibi" Türkiye, ağırlığını koymuştu.
Sonra ne oldu ?
Bir gece geçti.
Ertesi sabah, Abdullah Gül, ABD Başkanı Obama ile bir odaya girdi. Bir ara o odaya Rasmussen de alındı.
Ve karar açıklandı: "Rasmussen, yeni NATO Genel Sekreteri olacak!"
Merkel ve Sarkozy kameralar önünde kucaklaştılar.
Ne oldu? Nasıl oldu? Türkiye taviz mi verdi, taviz mi aldı?
Türkiye hiç taviz verir mi? "Taviz aldı."
Nedir bu taviz?
"Obama ve Rasmussen söz verdi, Roj TV kapanacak. Ayrıca, NATO Genel Sekreter Yardımcısı bir Türk olacak..."
Danimarka'da Roj TV kapanmadı, lisansı iptal edilmedi. Bir Türk NATO'da göreve atandı ve coşkulu basınımız bu Türk'ün "Genel Sekreter Yardımcısı" olduğunu yazdı, allandıra ballandıra...
Oysa NATO Genel Sekreter Yardımcısı (Deputy Secretary General) bir tanedir. O da İtalyan Claudio Bisogniero.
Sevgili Hüseyin Diriöz sadece Genel Sekretere "asistan" olmuştu. (Assistant Secretary General) Orada yedi tane "asistan" var. Türk'ten önce bir Macar bile atanmıştı bu koltuklardan birine... Üstelik Bulgarlar bile aday oluyor artık, hem de asistanlığa, Genel Sekreter Yardımcılığı'na değil, Genel Sekreterliğe... Şimdi ben diyorum ki, NATO'nun bir tek "sahibi" vardır, o da ABD'dir. Otuz yıl hep bunu gördüm. Aksini iddia eden varsa, hodri meydan, tartışalım. ABD'nin NATO'da isteyip de yaptıramadığına bir tek örnek verilsin, veya istemeyip de yapılmasına izin verdiğine...
Hadi bakalım, yeni NATO Zirvesi başlıyor.. Lizbon Zirvesi...
Anlatın Genel Sekreter Rasmussen'e, Taksim'deki olayda Roj TV'nin rolünü... Hatırlatın Obama'ya, geçen zirvedeki pazarlıkları... Anlatın "Terörizme karşı mücadeleye büyük öncelik veren" NATO'dan ve sözde müttefiklerden Türkiye'nin beklentilerini... NATO'nun, yani ABD'nin Füze savunması sistemine itirazlarınızı dile getirin...
"Biz NATO'nun sahibiyiz" deyin...
Anlayalım artık, kim taviz alıyor, kim taviz veriyor...