ANA muhalefet lideri, "Başbakan, Cumhurbaşkanı'nın resepsiyonuna 'Eşim veya kızımla katılacağm' demişti. Anlaşılan ikisini de ikna edemedi" diye yüklenmiş.. Hemen bütün gazeteler öyle yazıyor.
Bu sözler, AKP'ye ve onun liderine eleştiri midir, yoksa alkış mı, Bay Kılıçdaroğlu'nun iyi düşünmesi gerek.
Bu resepsiyon yıllardan beri "Sıkmabaş" etrafında düğümlenmiyor mu?.
Sıkmabaş, özellikle de CHP tarafından muhafazakârlığın ve kadının ikinci sınıflığının simgesi olarak vasıflandırılmıyor mu?.
O zaman, AKP liderinin ve de üstelik başbakanın, karısı ve kızını "Peşine takıp getirmeyi" bırakın, gelmeye ikna dahi edememesi, başı örtülü kanatta kadın eşitliği ve özgürlüğünün hem de en tepedeki işareti olmaz, bugüne dek yapılan tüm ithamları boşa çıkarmaz mı?.
Cumhurbaşkanın Köşk daveti, Cumhuriyet Bayramı'nın resmi kutlamaları arasında yoktur.. Yani protokoler bir olay değildir. Köşk her sene yenilediği listelerle istediğini çağırır, istemediğini çağırmaz, bunu yaparken de sebebini açıklamaz.
O zaman daveti alanlar da katılıp, katılmamakta özgürlerdir. Yollanan davetiyelerin altında "Lütfen cevap veriniz" notu olmadığı için, kimse de katılmayacağını bildirme zorunda değillerdir.
Ben Kılıçdaroğlu'nun yerinde olsam, komutanların davete katılmayışlarını eleştiren başbakana "Nasıl sayın eşiniz ve kızınız özgür iradeleri ile karar vermişlerse, diğer katılmayanlar da ayni hakkı kullanmışlardır. Keşke hepsi gelselerdi" derdim..
..Ve de eşimi alıp Köşk'e giderdim..