Nasıl özlemişim Aşkın'ın müziğini.. İki yıl önce nerdeyse her akşam üzeri Nişantaşı Niş'e uğrardım Aşkın ve arkadaşları için, abone gibi.. Yerim hep ayrılmış dururdu. Niş gitti, iş bitti. Aşkın ara ara bir yerlerde göründü, kayboldu..
Salı, çarşamba, perşembe Zihni'de çaldığını duyunca, nihayet koştum. Bence bir hata var.. Aşkın'ın o dünya keyiflisi caz müziği, Niş'teki gibi happy houra bire bir..
Çevre işyeri dolu..
Çıkanlar, eve, ya da gece her nereye gideceklerse oraya gitmeden uğrar, bir kadeh atar, bu müzikle kafayı değiştirir, yeniler, geceye başlarlar.. Saat 11'ler müziği, daha çok kafayı bulan ve bulmak isteyenler içindir. O da Aşkın'ın müziği değil.. Zihni haftada bir geç saate koyabilir ama, bu Aşkın cazının saati bence yedi..
Aşkın Arsunan, piyano, klavye, vokal.. William Gonzalez davul ve vokal.. Aycan Teztel bas, Anıl Şallıel saks, Şenova Ülker trompet.. Keyda Köybaşıoğlu vokal..
Nasıl keyifli müzik yapıyorlar. Sanki etrafta başkası yok. Birinin evinde toplanmış çalıyor gibi, konuşarak, şakalaşarak..
Benim kuralımdır hep. Sen eğlendin mi, seni izleyenler de eğlenir..
Harika çaldılar. Cazın en ünlü şarkılarını çaldılar.. Amerikan.. Latin.. Anadolu.. Aşkın olur da, Veysel olmaz mı?.. Uzun İnce Bir Yoldayım olmaz mı?.
Yahu ne talihli günümmüş meğer perşembe.. Daha bir kaç saat evvel gene canlı dinledim Uzun İnce Bir Yoldayım'ı.. Beni öldüren türküyü..
Piyanoda Fazıl Say.. Bağlamada Arif Sağ!.. Olur mu böyle şey?.. Bu ne muhteşem buluşmadır?. Nerde mi?.. Sürpriz!..