Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Âşığıyla çıkmak isteyen kız..

Sevgili Murat Tunalı'ya sormak isterim.. "O başlığı atarken ne düşündün?.."
Ve de Sevgili Hasan Dönmez'e.. "Haberinde kullandığın üslup doğru mu?.."
Murat bizim genelde polis adliye haberlerinin yer aldığı üçüncü sayfanın editörü. Hasan Dönmez dünkü manşet haberini kaleme alan arkadaşımız. Sayfanın üzerinde Murat'ın, haberin üstünde Hasan'ın imzaları var yani..
Sayfanın manşeti aynen şöyle..
"Aşığı ile çıkmak isteyen kızını hastanelik etti.."
Haber de şöyle başlıyor..
"Konya'da sevgilisi ile dışarı çıkmak isteyen genç kız, annesi tarafından feci şekilde dövüldü.." Haberin devamında genç kızın 16 yaşında ve lise öğrencisi olduğunu öğreniyoruz. Annesi dayakla hırsını alamamış, kızın kafasında telefon parçalamış.. Yandaki "Sedye" resminde de, sargılar içinde bir kafa ve kanlar içinde bir yüz var. Yani, alenen resmen bir darp suçu işlenmiş. Şikayete bağlı olmayan, kamu davası açılması gereken bir suç.
Hasan'ın haberi şöyle son buluyor..
"Genç kız kendisini döven anne ve ablasından şikâyetçi olmadı. Bunun üzerine dayakçı anne ve kızı Şehit Topel Polis Merkezi'nden ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı."
Yani savcılığa bile sevk edilmeden..
Şimdi geçen günkü haberimizi ve bu konudaki yazımı hatırlıyor musunuz?.
İsveç'te anne ve babasının uyguladığı şiddeti şikâyet eden genç kız korumaya alınmış, anne ve babası tutuklanmıştı. Haberimize göre, İsveç mahkemesi, anne ve babasını şikâyet eden "Azgın" kıza inanmıştı.
"Siz olsanız kime inanırdınız" demiştim.
Şimdi, bize bakın..
Sevgili Murat, ne demek "Âşığı.."
Bu sözcük, aralarında cinsel ilişki bulunan evlilik dışı çiftler için kullanılır.
16 yaşındaki genç kızın akşam buluşmak istediği çocuğun "Âşığı" olduğuna nasıl karar verdin?. Adli tıptan muayene raporu mu var?.
Sevgili Hasan.. Senin kullandığın "Sevgilisi" daha hafif bir laf, "Aşığı"na göre.. Ama o da özel bir durum.. Nerden biliyorsun?. O feci dayağı yiyen kızla mı konuştun. O mu dedi "Sevgilim" diye..
Yoksa "Âşığı.. Sevgilisi" her ne ise, bu laflar, kızı hastanelik eden anne ve ablanın ifadeleri mi?. Polisler mi olayı sana böyle naklettiler?. Yoksa sen mi kafandan karar verdin?.
O liseli öğrenci kız, "Arkadaşı" ile çıkmak istemiş olamaz mı?. Doğru ifade, tarafsız, objektif anlatım bu değil mi?.
Olay yeri Konya.. Bu ülkenin en muhafazakâr kenti.. Bu kentte bir liseli kızı, hem de hastanelik olacak kadar dayak yemiş, kafasında telefon parçalanmış bir kızı bir de böyle damgalamak, sokağa çıkamaz, okula gidemez hale getirmek gazetecilik mi?.
Haberi "Âşığı ile çıkmak" diye başlıklayıp, "Sevgilisi ile çıkmak isteyen liseli kız" diye yazdınız mı, o dayağı atanların yanında olduğunuz, desteklediğiniz hissi vermez misiniz?.
İsveç haberinde de ayni hatayı yapmadık mı?.
Bu gazete, sebebi her ne olursa olsun kadına şiddeti, bilinç altında destekleyenler tarafından mı çıkarılıyor?.
Arkadaşı ile akşam mesela bir sinemaya gitmek isteğinin, hastanelik dayak sebebi olduğu, en büyük gazetenin eylemi bir şekilde desteklediği, polisin "Efendim şikâyet yok" diye, bir genç kızı beyin kanamasından nerdeyse öldürecek, ya da ömür boyu felç bırakabilecek bir dayağı ört bas ettiği bir ülkenin genç kızı "Geziyorum diye annem babam beni dövüyor" diye şikâyet etse ve siz İsveçli yargıç olsanız, kime inanırdınız?.
Şiddete uğrayan genç kıza mı yoksa "Kız benim malım size ne" diyen aileye mi?.
Ben Hasan'ın yerinde olsam Konya Emniyet Müdürü ile konuşur, küçük öğrenciye hastanelik dayak atanları karakolda serbest bırakan polisler için hangi işlemi yaptığını, ya da yapacağını sorar, bu olayın da peşini bırakmazdım.
Biz böyle satır aralarında taraflı gazetecilik yaptıkça, eften püften konularda "Kadın hakları" diye kalkan, diyelim sıkmabaşı özgürlük simgesi yapıp, bin tane yazıyla mangalda kül bırakmayan feminist kadın ve liberal, özgürlükçü erkek köşe yazarları, bu tür şiddet olaylarına "Gık" demedikçe, sözlü tacizler bizzat tacize uğrayanlar tarafından inkâr edildikçe, bu ülkede töre cinayetleri biter mi?. Kadının, kadınlar tarafından bile ikinci sınıf vatandaş kabul edilip, ezilmesi sona erer mi?.
Kimse kimseyi kandırmasın..
Bu ülkede kadın eşitliği diye bir şey yoktur ve durum her geçen gün daha da kötüye gitmektedir!..
O zaman bana düşen de "Eline sağlık Hatice ana.. Kızını dövmeyen dizini döver. İyi etmişsin. Bir daha yaparsa, hatta eline bir ip ver, kendini assın ki aile şerefi kurtulsun" demek olacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA