Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Sıtkı Usta olmak..

İnsan olmayı, insanları sevmeyi gerektirir. Sıtkı Usta dosttur, arkadaştır, kardeştir.
Tevazu sahibi olmaktır. Dünya çapında başarılara imza atmış, dünya çapında ödüller almış, müzelere, koleksiyonlara girmiştir ama yaptıkları ve başardıklarıyla övündüğü görülmemiştir.
Çalışmayı, disiplini sevmektir. Hiç yılmadan, yorulmadan uğraşır, en farklıya, en iyiye, en mükemmele ulaşmayı, her seferinde çıtayı biraz daha yükseltmeyi, orada kalmayı amaçlar. Ve her zaman başarır. İmzasını bile yana değil, yukarı doğru atar.
Araştırmaktır. Yıllar önce ilk kez gittiği NewYork'ta bir haftasını sağda solda, restoranlarda, barlarda, kulüplerde geçireceğine, her gün sabahtan akşama Metropolitan Müzesi'nde, Picasso'yu inceleyerek geçirir. Öyle ki, kat görevlisi bile sonunda, "Anladık kötü bir şey yapmıyorsun, yakından bakmak istiyorsun ama eserlere de bu kadar yaklaşma" diye uyarır.
Ancak bir süre sonra, ünlü Alman dergisi Der Spiegel, bir yorumunda onu "Çininin Picasso'su" diye tanımlayacaktır.
Dinlemeyi bilmektir. Dinler, düşünür, yorumlar. Hatta, "Okusaydım, 'ben biliyorum der', belki de çevremde bana söylenenleri bu kadar dikkatle dinlemez, bu noktaya gelemezdim, kimbilir.." diyerek bu çok önemli vasfının altını büyük bir sadelikle çizer.
Paylaşmaktır. Sorduğunuz hiçbir soru, en teknik olanı bile yanıtsız kalmaz. Sanata bir katkısı olacaksa, el emeğini hiç sakınmadan paylaşır, birlikte bir şeyler yaratmaktan, birlikte başarmaktan büyük keyif duyar.
Hayırsever olmaktır. Enerjisini ve imkânlarını kitaptan bilgisayara okullar için.. Yoksul, hasta, özürlüler için.. Kendisi altından kalkamıyorsa, nazının geçtiklerini devreye sokmak için.. Genç kızların çeyizlerine destek olmaya kadar hiç yakınmadan keyifle harcar..

***

İnsan kolay kolay "Sıtkı Usta" olmuyor. Geçen hafta Kütahya'daydık. Kütahya'da düzenlenen ilk seminer ve sempozyumda.. Usta'nın sanatla içiçe geçirdiği 37 yıl, iki gün boyunca bir belgesel gibi dinlendi ve izlendi.
Müthiş bir heyecan ve sevgi seline tanık olduk. Sanatını bilenler sadece yurt içinden değil, taa Japonya'dan gelmişler. 10 kişilik bir grup. Japon Porselen Ajansı'ndan gelen bir de muhabir vardı. Hem de Porselen Ajansı..
Prof. Gönül Öney, Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer, Filiz ve Fikret Otyam, Prof. Kenan Mortan, KÜSAV Başkanı Çiğdem Simavi, Prof. Ara Altun, Prof. Sitare T. Bakır, Büyükelçi Bahaddin Gürsöz ve eşi, Koç Ailesi, Kütahya Milletvekili Soner Aksoy, Hasan Kosif, Prof. Oktay Aslanapa katılanlar arasındaydı.
Sempozyumun ilk oturumunu Dr. Nazan Ölçer, ikincisini Prof. Gönül Öney yönetti. Prof. Mortan, Prof. Öney, Prof. Altun ve Soner Aksoy'un "Sıtkı Olçar, sanatı, kişiliği ve çini sanatına katkıları" üzerine yaptıkları konuşmalar ilgiyle izlendi. Hatta Aksoy, Kütahya Milletvekili olarak, kentin, kendisi için hayatı boyunca çırpınan sanatçıya, maalesef, sahip çıkamadığını vurgulayarak ustanın bu büyük özlemini dile getirdi.
Sıtkı Usta etkinlik boyunca, davetlileriyle tek tek ilgilendi. Her soruyu yanıtladı. Kürsüye çıkıp bir de konuşma yaptı. Morali harika.. Kafasında yepyeni projeler ve sergiler var. Eh!.. Bu kadar sevgi, saygı, ilgi, dostluk, hayranlığın odağı olmak kolay değil..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA