Yahu Fazıl, sakın "Sus" diyenlere aldırma.. Konuş.. Konuşabildiğin kadar konuş. Sen olmasan bu sıcak yaz günlerinde güneş başına vurmuş köşe yazarlarımız hangi konuyu bulur da yazarlardı bilemiyorum..
Yahu Fazıl'sız gazeteyi geçtik, Fazıl'sız köşe yok nerdeyse..
"Atatürk düşmanları.. Cumhuriyet nefretçileri, sapına kadar Atatürk Cumhuriyetçisi Fazıl'a saldırarak içlerindekini kusuyorlar" demiştim. Yanılmışım..
Önüne gelen, konusuz kalan saldırıyor..
"Fazıl'a Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği" best seller kitap olur vallahi..
İş Fazıl'la da kalmıyor.. Fazıl'a sahiplenenler de nasiplerini alıyorlar.. En başta da ben..
İşte en yakın iki dostum Ahmet Hakan ve Haşo..
Haşo "Ne yani Hıncal Ağbi'ye göre, Fazıl deha, Türk halkı yavşak" diyor, dediklerimi saptırarak.. "Nerde dedim, Haşo?. Güneş başına mı vurdu" diye soruyorum.. Cevap "Asıl senin güneş başına vurmuş olmalı." O kadar.. Nerde, nasıl dediğim yok. Yok çünkü demedim.
Burdan buyrun şimdi..
Ahmet Hakan, ki Haşo ile pek sevişmezler, bana gönderme yapıyor, alenen resmen, Haşo'ya katılarak.. "Biz de 'O bir dehadır, ne dese yeridir' diyecekmişiz" diyor..
Kim, nerde böyle bir laf sarfetmiş Ahmet bir açıklasana..
O da saptırmış, resmen..
Fazıl'a "O bir dehadır. Dehalar da bu ülkede tarlada yetişmez" diyen benim.. Niye dedim.. "O dediyse Türk milleti yavşaktır" diye değil..
Niye dedim..
"O bir dehadır. Saldırmayın.. Susturmayın, hoş görü ile yaklaşın" diye dedim, açık seçik. Böyle dediğimi anlamayanlar, anlamak istemeyenler, anlamak işlerine gelmeyenler saptırınca, açıkladım. Hâlâ ayni yolda gidiyorlar..
Bu ülkede herkes konuşacak. Hele Fazıl gibi toplum liderleri, sosyal sorumluluğu olanlar, dünyayı gezen ve vizyonlarını geliştirenler hatta konuşmaya teşvik edilecek. Tartışacağız.. Tartışma adabı içinde..
"Sen kim oluyorsun, otur piyanonu çal, başka konuda laf etme" demeden..
"Fikrini söyle, ama söylerken sözlerine, üslubuna dikkat etsen daha iyi olur, meramını daha iyi anlatırsın" diyerek..
Onunla ayni fikirde değilsen, ki mecbur değilsin zaten, kendi fikrini ona örnek olacak bir üslupla açıklayarak..
Hürriyet'te Onur Baştürk "Kesintisiz sallama moduna geçen Say'dan tamamen soğudum/bıktım" diyor.
Gene Hürriyet'te Cengiz Semercioğlu dostum ayni fikirde.. "Adamın her gün bir bombası var" diyor ve sayıyor.. Arabeske konuşmuş, Fener'e konuşmuş, Sezen'e konuşmuş.. "Durmuyor, duramıyor" diyor, her gün köşesinde birine ve bir şeye dokunduran, hayatını böyle kazanan Cengiz. Hande Ataizi ile yaşadıklarına dahi çakıyor.. Yani adın Fazıl'sa Hande ile yaşama hakkın da yok, öyle mi?.
Oysa Fazıl, bu olayların başından beri bir tek HaberTurk'e konuştu. Olup bitenleri açıklamak için..
Bakın ne dedi..
"Arabesk yavşaklığı, diye bir basın açıklaması yapmış değilim. Bu paragraf, kişisel facebook profilimdeki bir arabesk tartışmasından alıntılanıp, daha doğrusu çalıntılanıp medyaya taşındı. Son cümlemin dobra olduğunu herkes biliyor. Ama sorun benim dobra olmam değil. Sorun paragrafın içeriğindeki gerçekler."
Yani neymiş.. Fazıl önüne uzatılan her ses cihazına, kameraya konuşmuyor. Kendi facebookunda buraya girme izni verdikleri dostları için kaleme aldığı bir yazıyı "Çalıntılayarak" medyaya taşıyor ve aç aslanların önüne atıyorlar.. Önüne gelen vahşice saldırınca da, gene internet ağınını kullanarak yanıt vermeyi deniyor. Mümkün mü?..
Twitter'den bile vazgeçiyor sonunda Fazıl. Ama saldırılar bitmiyor..
Fazıl'a saldırmanın cazibesine son katılan bir başka sevgili dostum Rahşan Gülşan.. Fazıl, kendi gazetesinde çıkan HaberTurk söyleşisinde, Sezen Aksu'nun Onno Tunç/ Metin Altıok şarkısı Kavaklar'ı söylerken detone olduğunu söylemiş.
Rahşan "Fazıl müzik matematiği açısından mutlak haklıdır. Ama keşke müzikal önyargıları bir yana bırakıp duygularına sarılarak müzik dinlemeyi becerebilse.." diyor. Bir dahi müzisyene müzik dinlemeyi becermeyi öneriyor, bakar mısınız?.
Ve de işte tam da orda, nasıl yanılıyor. Çünkü kendi gazetesini bile yalapşap okumuş.. Fazıl'ın dediklerine bakmamış bile..
Ne diyor Fazıl.. "Sezen Kavakları okurken, piyanoyu ben çalıyordum. Sezen duygulu söylüyordu. Kaydı sonradan dinlediğimde biraz şaşırdım.."
Yani Rahşan.. Sezen, kendi çaldığı piyanoya uyumsuz söylediği halde, Fazıl duygu seline öyle kaptırmış ki kendisini, hatayı ancak sonradan kaydı dinlediğinde fark etmiş..
O zaman, itirazın neye Rahşan?.. Niye saldırdın Fazıl'a?.