Ne kadar çok film çekilmiştir asansör üzerine.. Özellikle aksiyon filmlerindeki binlerce asansör sahnesini saymıyorum bile.. Müthiş mekândır asansör, sinemacı için....
İnsanı kıskıvrak yakalayan, sırlarını ifşa eden..
Asansöre binmekten korkar bazıları. Holly yüzlerce merdiveni iner çıkardı mesela.. Onu bir tek, hani 11 Eylül'de yok olan İkiz Kuleler'in tepesine çıkmak için asansöre binmeye ikna ettim. 105 katı ekspres çıkıyordu bizi terasa götüren, köhne, zangır zangır titreyen felaket. İçinde ben diyeyim yüz kişi.. Ben bile korktum açıkçası..
Kapalı yerde kalma korkusu olanlar var.. Başkalarının kendilerine dokunmasından nefret edenler var. Var oğlu var.. Bir de, hayatta yan yana gelmeyeceğiniz kişilerle daracık bir alanda, hani ruh bilimciler "İnsanın mahremiyet bölgesi" derler, vücuttan belli bir mesafeye.. Onun aşılması var.. Böylesine karmaşık duygularla film olmaz mı?.
İlk hatırladığım Ascenseur pour l'échafaud idi.. Louis Malle'ın muhteşem filmi.. Harika bir Maurice Ronet, daha da harika Jeanne Moreau.. Mükemmel bir soygunun elektrik kesilmesi ve hırsızın asansörde mahsur kalması sonucu darmadağın olması.. 1958.. Üniversite yılları..
Sonra bir Belçika filmi.. Issız bir apartmanın hurda apartmanında mahsur kalan adama, o katta yaşayan bir kadının işkence etmesi.. Tıpkısının aynini 1999'de Mustafa Altıoklar çekmişti. Bana sorarsanız en güzel Altıoklar filmiydi..
Nerden geldi bu konu aklıma..
Sabah kafamda bir tane yazı düşüncesi ile gazeteye geldim asansöre bindim.. Bizim oda en tepede ya.. Ara katlarda boşaldık. 8'de son yolcu da indi, ardından asansör de indi. Bizim asansörün elektronik beyni, 10'a çıkmak istemedi nedense.. Hızla indik, birinci bodruma kadar.. Burası atv katı.. Orda kapı açıldı ve bir genç kız girdi.. Görüntüsü çok hoş.. Güzel bir fizik.. Çok ama çok güzel bir yüz.. 5'e bastı.. Beşte bizim minik kafeterya var.. atv'den kafeye gidiyor.. Ama nasıl gidiyor?.
O dünya güzeli yüzde bir ifade var, inanmazsınız.. Nasıl asık, nasıl sert.. Sanırsınız asansörde kanlısı var.. Ya da fırsat bu fırsat diye ona tecavüz edecek birisi..
Arada birileri binip iniyor.. Kapı otomatik.. Ama yarım saniye beklemeye tahammülü yok. Anında "Kapat" düğmesine basıyor. Üç defa yaptı, bir buçuk saniye kazandı. Ama tüm bunları yaparken o yüzündeki korkunç maskede oynama yok..
Yahu hepimiz ayni gemideyiz.. Rastlaştığımızda hadi "Günaydın" demiyoruz.. Bir minik gülümseme.. Başla bir minik selam.. Hayır.. Beş katı, mahkeme duvarı gibi suratla çıktı.. Asansör durdu. Çıkıyor.. Yahu bari inerken bir nezaket sözcüğü.. "İyi günler" desen ölür müsün?.. Yoksa ben o laftan müthiş anlamlar çıkarır "Bak kız bana 'İyi günler' dedi. Demek iş var. Hadi fırlayıp peşinden gideyim mi" diyeceğim..
Sırtını dönüp giderken arkasından bağırdım.. "İyi günler.."
Dönüp baktı o zaman ve tam da o zaman kapısı kapandı asansörün.. Ne düşündü acaba?..
O genç kızın asansöre bindiği andan itibaren ruh halini bir filme çekmek isterdim.. Ama o benim işim değil.. "Otur yaz" dedim kendi kendime..
Yazdım da.. Gördüklerimi yazdım.. Kızın iç dünyasını kendi senaryonuza siz ekleyin..