Başlıktaki ifadeyi bizim kuşak iyi hatırlar.. Gök götürü konuksal avrat, 50'li yılların sonunda kim bilir hangi mizah kafası tarafından üretilmişti, Türk Dil Kurumu (TDK) ile dalga geçmek için.. Hostes demek oluyordu..
Kurumun zaman zaman önerdiği sözcükler, hemen medyaya, ordan üniversite kantinlerine, işyerlerine, kahvelere düşerdi..
Yeni kelimelerle alay ederken, kendi uydurmalarımızı da ekler, kahkahayı basardık..
60 yıldır değişin bir şey yok, bakıyorum.. Türk Dil Kurumu, bugünlerde gene gündemde ve tam da 60 yıl önceki gibi gündemde.. Dalga geçmek için..
Sevgili Rahşan (Gülşan.. Artık kendisine X Large deyince alınıyor.. Oysa bir zamanlar bu imzayı atacak kadar öz güveni vardı) HaberTurk'teki köşesine şu başlığı atmış mesela..
"Alttan ittirmeli, üstten tüttürmeli çoklu götürgeç götürsün TDK'yı.."
Giriş cümlesi de şöyle..
"Dün sabah TDK'nın yeni 'Uydurduğu' kelimelerin haberleri gazete ve internette kendisine yer buldukça, eğlenceli oyun zamanları başladı.."
Alttan ittirmeli, üstten tüttürmeli çoklu götürgeç, tren demekmiş..
Yani 60 yıldır, bu ülkenin medyası olarak bir adım ileri gitmemişiz.. Biz "Gök götürü konuksal avrat" diye dalga geçerdik TDK ile, bugün "Alttan ittirmeli, üstten tüttürmeli" diye alay ediyorlar.. Daha doğrusu ettiklerini sanıyorlar, aynen bizim sandığımız gibi..
Çünkü 60 yıl sonra görüyorum ki, medya hâlâ işin farkında değil. Bizim düştüğümüz hataya hâlâ balıklama dalıyorlar..
Bakın başta Rahşan, Sevgili Arkadaşlar..
Türk Dil Kurumu kelime üretmez. Öyle bir yetkisi de yoktur.. Teklif eder.. Önerir yani.. Teklif yerine öneriyi önerdiği gibi..
Türkçeye yerleşmiş ve yoğun kullanılan yabancı sözcüklerin yerine, Türkçesini teklif eder.. Halk kabul ederse dile yerleşir.. Etmezse unutulur gider..
Atatürk'ün kurduğu bu kutsal kurum, başından beri yığınla badire atlattı ama her şeye rağmen görevini yaptı ve yapmaya devam ediyor.
Yüzlerce, binlerce sözcük önerdiler..
Divan-ı Muhasebat'tan onlar sayesinde kurtulduk. Sayıştay gibi hoş ve kolay söylenen ve kolay anlaşılan bir kuruma sahibiz şimdi. Temyiz de gitti, temyiz bile edilmeden. Yargıtay taş gibi oturuyor. Şura-yı Devlet gitti. Şimdi Danıştay'a gidiyoruz, itirazımız varsa.. Var mı?.. İtiraz eden var mı?. Bu güzel sözcüklerin hepsi TDK'dan..
Ama yasaları hâlâ Meclis yapıyor.. Sayıştay, Yargıtay, Danıştay'la birlikte önerilen Kamutay'ı halk tutmadığı, sevmediği, benimsemediği ve konuşmadığı için.. O zaman unutulan Çalıştay, şimdi yeniden gündemde..
Halk bazen, yenisini benimserken, eskisini de konuşmaya devam etti. İşte bu yazıda, yeri geldi "Kelime" dedim, eskisi.. Yeri geldi, "Sözcük", yenisi..
Yani.. Dilin karar vericisi halktır.. Halkın sesi, hakkın sesi..
Yeni öneriler içinde benim de güldüklerim oldu.. Gülünür.. Yeniliklerin çoğuna gülünür.. Modayı düşünün.. "İmkânı yok" dediğimiz neleri yaptık, giydik..
60-70'li yıllardaki fotoğraflarım var, dudaklarıma kadar uzanan favoriler, 50 santime kadar yayılan ispanyol paçalar.. "Nasıl bu kılıkta sokağa çıkmışım" diye aklım duruyor, ama bugün gene moda olsun, gene öyle oluruz, onu da biliyorum..
Bugün güldüğümüz bazı sözcükleri, yarın zevkle kullanacağız. Bazıları da unutulacak. O zaman TDK, onların yerine, yenilerini önerecek.