Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Sarıgül "Yanlış" yaptı!..

Mustafa Sarıgül, tüm siyaset dünyası içindeki en yakın arkadaşım.. Haftada birkaç gün buluştuğumuz.. Evine gittiğim.. Evime çat kapı gelen..
Türkiye Değişim Hareketi'ni kurma fikrini bana açtığında fena halde desteklemiştim. Başaracağını düşünüyordum, çünkü..
Neden düşünüyordum..
Türkiye "Karizmatik Liderler" ülkesiydi de ondan. Demokrasilerde seçmenlerin oylarını neye göre verdikleri önemlidir. İngiltere'de partiler önemlidir mesela.. Amerika'da "Liderin pazarlaması" öne çıkar. Bizde sandığa giden oyunu "Karizmatik Lider"e verir.
Yakın geçmişte tek başına iktidar olacak kadar yoğun oy alan partiler, ANAP, AP/DYP bugün bir araya gelip barajı aşamıyorlar. Arkasındaki sağlam kitleye rağmen, Türkeş'ten beri lider bulamadığı için MHP iktidar partisi olamıyor.
Karaoğlan efsanesi ile yeniden doğar gibi olan CHP, onun beklentileri verememesi, arkasından gelenlerin hepten yaya kalması ile, "Ezeli muhalefet" partisine dönüştü.
AKP'nin arka arkaya gelen seçim zaferlerinin arkasında Recep Tayyip Erdoğan'ın olduğu tartışılmaz.. Ayni zemine oturan, hatta Erdoğan'ı siyasete sokan Necmettin Erbakan niye Erdoğan'ın yarısı olamadı?. Bugün nerde?.
Mustafa Sarıgül, geniş kitleleri arkasından sürükleyebilecek bir Karizmatik Lider'di. Arkasında parti desteği olmadığı halde, Şişli seçimlerinde mucize sonuçlar alması, liderlik vasıflarından ve bu vasıfları en iyi şekilde kullanmasından geçiyordu.
Şişli önemli.. Çünkü bu geniş ve yaygın belediye, tam bir Türkiye örneği.. Gerek sosyal, gerek etnik açıdan bir minik Türkiye.. Bu ülkenin en zengin insanları, sosyete dediklerimiz burda.. En fakir gecekondular burda.. İş dünyası burda.. Çalışanlar, emekçiler, memurlar burda.. Türkler, burda.. Rumlar, Ermeniler, Kürtler burda.. Müslümanlar, Sünniler burda.. Aleviler, Hristiyanlar, Museviler burda..
Sarıgül bunların hepsine elini uzatan, hepsinin elini sıkan bir lider.. Bunu sözlük anlamıyla söylüyorum. Halkı çağırmayan, halkın ayağına, evine giden lider türü.. Şişli sınırları içinde Sarıgül'ün elini sıkmamış çok az insan bulursunuz.
Türkiye Değişim Hareketi olarak yola çıkarken ilkesini açıkladı..
"Biz İktidar Partisi kuruyoruz.."
Bu önemli bir çıkış noktasıydı. Çünkü Türkiye'de AKP'den başka iktidar partisi yoktu. CHP ve MHP'nin çağ dışı kalmış liderleriyle bir yere gelmeleri mümkün değildi. Seçmen için umut değildi.
Deniz Baykal "O kaldıkça CHP'ye oy vermem" diyenlerin partisi olmuştu. AKP'nin yıldızını parlatan erken seçimin mucidi ve iktidara yürüyen MHP'yi barajın altına düşüren Devlet Bahçeli'nin de iktidar olacağını düşünen yoktu.
Sarıgül işte bu boşluğu dolduracağını söylüyordu "Ben iktidar partisi kuruyorum" derken..
Ona inananlar çevresinde toplandılar. Sarıgül, İzmir'den Erzincan'a il il dolaşmaya başladı. İzlenimler hep olumlu geliyordu. Sıra büyük bir siyasal şovla Ankara'ya gidip partinin kuruluş dilekçesini vermeye geldiğinde hiç beklenmedik bir gelişme oldu. Sarıgül Türkiye Değişim Hareketini ve "Karizma"sını bitirdi.
Türkiye'nin önemli kalemleri, başta Sevgili Güneri (Cıvaoğlu) Sarıgül'ü alkışlayan yazılar kaleme alınca, bilgisayarın başına geçmeden biraz daha düşünme kararı verdim. Acaba ben mi yanılıyordum?.
Sarıgül'ü kutlayan yazılar artmaya başladı. Hemen hepsinde ayni gerekçe vardı..
Sarıgül, Kemal Kılıçdaroğlu'nun yolunu açmak için, önemli bir fedakârlık yapmıştı. Alkışlar ondandı. İşte o zaman "Olmadı Sarıgül" düşüncemin haklılığına kesin inandım.
Ne demekti Kılıçdaroğlu'nun önünü açmak?..
Sarıgül, Recep Tayyip Erdoğan'ı devirmek için yola çıkmamıştı ki.. İktidar olma umudu taşıyan, bu umudu seçmenlere veren bir parti kurmaktı amacı. Ve de doğru bir amaçtı. Partiler, radikal düşünce partilerini kastetmiyorum tabii, iktidar olmak için kurulur. Olur olmazlar, ayrı..
Sarıgül bu ülkede AKP dışında iktidar partisi olmadığı doğru teşhisi ile yola çıkmıştı. Şimdi, "AKP yıkılsın diye CHP'nin önünü açmak için çekilmek" ne demek oluyordu peki?. Kendisi ile çelişme değil mi?.
Ya ona inanarak arkasında toplanan geniş kitleler?. Bir karizmatik lider, arkasından gelenleri böylesine yarı yolda bırakır mıydı?. Bırakırsa, bir daha "Ben liderim" diye öne düşebilir miydi?. Düşerse artık arkasından gelen olur muydu?.
Sarıgül en azından partisini kurar, ilk kurultayını toplar, bu kurultayda düşüncesini açıklar ve kararı, ona, sırf ona inanarak arkasından gelenlere bırakırdı.
Yapmadı. Tek başına karar aldı. Tek başına açıkladı.. Arkasından gelenler, kala kaldılar..
Yanlış yaptı. Ne kadar yanlış yaptığını yakın gelecekte görecek ama iş işten geçmiş olacak. Çünkü politika büyük yanlışları affetmez..
Hele "Yanlış" yapan lideri hiç affetmez!..
(Bu konuya devam edeceğim..)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA