Mezuniyet gecesinde kızı dansa davet edip ret yanıtı alınca efkârlanmış delikanlı.. Kafayı çekmeye başlamış.. Bir arkadaşı hava alsın diye dışarı çıkarmış onu. Kız arkadaşını da yanına almış.. Marmara Ereğli'sinde Âşıklar Tepesi diye bilinen manzaraya gitmişler.
Bizim efkârlı arabadan çıkmış yürüyor. Kız ile oğlan da arabada..
Bir polis arabası gelmiş gece yarısı Aşıklar Tepesi'ne.. Arabada oturan kızla oğlanın hüviyet tespiti, falan filan derken, dışarda yürüyen alkollü delikanlı dengesini kaybetmiş. Denize bakan falezden aşağı uçmuş ve ölmüş..
Milliyet'te okuduğum haberin dikkatlerden kaçan bir yanı var..
Âşıklar Tepesi'ni röntgenleyen polis..
Yahu sana ne?.. Yahu polisin işi gücü yok mu?. Adı üstünde Âşıklar Tepesi'nde birbirine sarılmış gençler mi, bu ülke polisinin derdi, sorunu..
Haa.. Bugünkü polis sanmayın sakın..
Hep böyleydi..
30 yıl önce Erkekçe'yi çıkarıyoruz.. Okur mektupları geldi. Moda'da denize bakan bir yer var. Araba parkı da mümkün.. Âşıklar gidiyorlar ve polis onları gittiklerine, gideceklerine pişman ediyor.. Yazı İşleri Müdürüm Serpil, Moda'da oturuyor. Ona sordum.. "Aynen öyle, gençlere rahat vermiyorlarmış, ben de duyuyorum" dedi..
"O zaman deneyeceğiz" dedim.. Benim bir Murat 131 var, o zaman.. Çektik Moda'daki tepeye.. Ben direksiyonda.. Serpil yanımdaki koltukta.. Az sonra farlarını söndürmüş bir polis arabası geldi, sessiz sessiz. Birkaç metre arkamızda park etti. Karanlıkta seçiyoruz. Bizi gözlüyorlar.. Yani Serpil'le benim kafalar birleşse, anında yanımızda bitecekler. Sonra karakolda sabahlayacağız, bize gelen mektuplardaki gibi.. Serpil'le ben, inadına camlara yapışık oturuyoruz.. İnadına da 2 saat oturduk. İki saat bekledi ekip arabası, bıkmadan, usanmadan.. Sonunda uykum geldi. Marşa bastım. Polis arabası da çalıştı, ayni anda. Yanlarından geçerken el salladım sadece.. Sonra oturdum yazdım da Erkekçe'ye..
30 yıldır değişen bir şey yok..
Allah polisten razı olsun.. Memlekette ahlak bitecek onlar olmasa..